22 Ekim 2009 Perşembe

MUSLUMANA HARAM ÇEŞMESİ

Vaktiyle Bursa'da bir müslüman, eski adı Yahudilik Yolağzı, bugünkü adı

Arap Şükrü olan muhitte çeşme yaptırmış ve başına bir kitabe eklemiş:



"Her kula helâl, Müslümana haram!.."

Bursa başkent, tabii Osmanlı karışmış, bu nasıl fitnedir diye...

Gitmişler kadıya şikâyete, adam yakalanıp yaka-paça huzûra getirilmiş.

Bu nasıl fitnedir, dîni İslâm, ahâlisi Müslüman olan koca devlette sen kalk,

hayrattır, sebildir diye çeşme yap, ama suyunu Müslümana yasakla!..

Olacak iş midir, nedir sebebi, aklını mı yitirdin?.. diye çıkışmışlar adama.

Adam:

- - Müsaade buyurun, sebebi vardır, lâkin isbat ister, delil şarttır.

dedikçe kadı kızmış:

- - Ne delili, ne isbatı?.. Sen fitne çıkardın, Müslüman ahâlinin huzûrunu kaçırdın,

katlin vâciptir! demiş. Demiş ama, bir yandan da merak edermiş:

- - Nedir gerekçen? diye sormuş.

Adam:

- - Bir tek Sultana derim.

diye cevap verince, ortalık yine karışmış. Söz Sultana gitmiş, adam yaka paça

saraya götürülmüş...Padişah da sinirlenmiş ama, diğer yandan o da meraklanırmış:

- - De bakalım ne diyeceksen. Bu nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın,

hem de her kula helâl, Müslümana haram yazarsın?..

Adam, başı önünde konuşur:

- - Delilim vardır, lâkin isbat ister.

- - Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin?..

- - O zaman boynum, hükme kıldan incedir Sultânım

- - Eeee?!..

- - Sultânım, herhangi bir havradan (sinagog) rastgele bir hahamı izahsız yaka-paça

tutuklayın, bir hafta tutun. Bakın neler olacak?



Dediği yapılmış adamın. Bütün azınlıklar bir olmuş, başlarında Mûsevîler:



--Ne oluyor, bu ne zulüm?.Bizim din adamımıza biz kefiliz, ne gerekirse söyleyin yapalım,

o masûmdur, gerekirse kefâlet ödeyelim...

Çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş, elçiler mektup üstüne mektup getirmiş

Bir hafta dolunca, adam:

- - Sultânım, artık bırakmak zamanıdır demiş.

Haham bırakılmış, azınlıklar mutlu, bu sefer Sultana teşekkürler, hediyeler

Az zaman geçmiş ki, adam:

- - Aynı işi herhangi bir kiliseden herhangi bir papaz için yaptırınız Sultânım.



demiş.

Aynı şekilde bir papaz derdest edilip yaka-paça alınmış Pazar âyininden ve aynı

tepkiler artarak devam etmiş. Haftası dolunca da serbest bırakılmış.

Mutluluk ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar...

Levantenler din adamlarına kavuşmanın mutluluğuyla daha bir sarılmışlar birbirlerine....

Sultan:

- - Bitti mi?.. demiş adama.

- - Sultânım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle.



demiş.

- - Şimde nedir isteğin?..

- - Efendim, pâyitahtımız Bursanın en sevilen, en sözü dinlenilen, itimad edilen âlimini

alınız minberinden. Adamın dediğini yapmışlar, Ulucâmi imamını Cuma hutbesinin

ortasında almışlar, yaka-paça götürmüşler... Ve ne olmuş bilin bakalım?..

Bir Allahın kulu çıkıp da:



--Ne oluyor, siz ne yapıyorsunuz?. Hiç olmazsa vaazı bitene kadar bekleseydiniz..."



gibi tek bir kelâm etmemiş, imamın peşinden giden, arayan-soran olmamış...

Geçmiş bir hafta, nerde imam diye gelen-giden yok!.. Aptal ve câhil bir imam tâyin

edilmiş yerine, ne konuştuğunu kendi kulağı duymayan tam yobaz cinsinden biri.

Halk hâlinden memnun, başlamış bir dedikodu, o geçen hafta derdest edilen koca âlim için:

- - Biz de onu adam bilmiş, hoca bellemiştik...

- - Kimbilir ne halt etti de tevkif edildi!..

- - Vah vaah!.. Acırım arkasında kıldığım namazlara...

- - Sorma, sorma...

Padişah, kadı ve adam izliyorlarmış olup-bitenleri. Sonunda Padişah çeşmeyi yaptırana sormuş:

- - Eee, ne olacak şimdi?..

Adam:

- - Bırakma zamanıdır. Bir de özür dileyip helâllik almak lâzımdır hocadan.

-- 'Haklısın' demiş padişah, denilenin yapılması için emir buyurmuş ve adama dönmüş.

Adam başı önünde konuşmuş:

- - Ey büyük Sultânım, siz irade buyurunuz lûtfen, böyle Müslümanlara su helâl edilir mi?..

Sultan acı acı tebessüm ederek cevap vermiş...

- - Hava bile haram, hava bile!

Hiç yorum yok: