30 Ekim 2009 Cuma

TEHLİKELİ İLAÇLAR KULLANMAYIN apranax,aprol, aprowell, naprosyn, napradol, kapnax, apraljin, aleve, synax, oprax



SENiN İÇİN ÖNEMLİ OLANLARA GÖNDERİR MİSİN?

Hepimizin başına gelebilecek acı bir olay APRANAX isimli ilaç ile ilgili... Vatandaşın biri, hafta sonu arkadaşının evine gidiyor. Çok başı ağrıdığından, arkadaşı ona bir Apranax veriyor. Vatandaş yutmadan önce ilacı ağzında çiğniyor, bir kaç dk. Sonra şuurunu kaybediyor. Çevresindekileri tanımamaya başlıyor. Apar topar hastaneye kaldırıyorlar ve orada anlaşılıyor ki; sebep beyin kanaması. Nedeni ise, doktorların açıklamalarına göre; ağrı kesicilerin özellikle Apranax ve türevlerinin çiğnenmesi ya da ağızda bekletilmesi apranax,aprol, aprowell, naprosyn, napradol, kapnax, apraljin, aleve, synax, oprax

(kisaca etken maddesi naproksen sodyum olanlar)
çiğnenince; etken madde beyne çok hızlı nüfuz ediyor ve ölümcül Sonuçlara yol açabiliyormuş. Aman dikkat...

Ayrıca ramazan bayramında majezik adlı ilacı sıcak suda eritip içen bir öğrt o akşam hayatını kaybetti LÜTFEN DİKKATTTTTTT..........


BENİM iÇiN ÖNEMLİSİN... SENİN iÇiN ÖNEMLİ OLANLARA DA SEN GÖNDERİR MİSİN?

İYİ YÖNETİCİ OLMANIN SIRRI

# İyi yönetici olmanın sırrı dört yanlıştan kaçınmak, beş doğruyu uygulamaktan geçer. Dört yanlış şunlardır: nasihat etmeden infaz etmek (gaddarlık); öğretmeden başarıyı ölçmek (kabalık), yönetimde gevşek olup sınırlar koymak (art niyet), özlük haklarının dağıtımında cimri davranmak (bürokrat olmak). Beş doğru ise şunlardır: müsrif olmadan eliaçık olmak; gocunmadan çalışmak; haris olmadan istek duymak; mağrur olmadan rahat davranmak; ürkütücü olmadan saygın olmak.

28 Ekim 2009 Çarşamba

Kredi Kartlarında Yeni Dönem Şifre Çalma Yöntemi ***ONEMLI

****

Kredi kartı şifresi çalınması ile ilgili bir arkadaşımdan aldığım iletiyi
aşağıda bilgilerinize sunuyorum. Esenlikler dileğiyle..A.Ö.

> Amman Dikkat! !
>Kredi Kartlarında Yeni Dönem Şifre Çalma Yöntemi
> ***ONEMLI
> ****Bugün
> bir restoranda akşam yemek yedikten sonra kredi kartımla
> ödemeyi
> gerçekleştirirken başıma ilginç bir olay geldi. Bu
> yeni bir şifre çalma işlemi
> gibi duruyor. Sadece dikkatli olmanız konusunda
> bilgilendirmek istedim.
>
1- Hesap
> istedikten sonra kredi kartınızı verdiniz.
>2- Garson
> POS cihazıyla geldi ve şifrenizi girmenizi istedi.
>3-Şifrenizi
> girdiniz.
>4-Garson
> işlemi başlattı.
>5-10 sn sonra size "Bakiyeniz yetersiz veya hatlarda
> problem var" uyarısı aldığını
> iletti ve tekrar deneyelim dedi.
>6-İşlemi iptal etti ve slibi yırttı attı. Sonra yeniden işlemi
> başlattı.
>7-Şifrenizi
> tekrar girdiniz ve ödeme sorunsuzca gerçekleşti.
>Masum görünüyor aslında ve her gün başımıza gelebilir,
> hatalı girebilirsiniz
> şifrenizi, garson yanlış girebilir vs. olağan şeyler
> bunlar ama atladığınız
> önemli bir nokta var.
>Garson size rakamın yazılı olduğu POS cihazını getirip
> şifrenizi girmenizi istediğinde
> POS'un enter tuşuna basmazsa ve POS'un
> ekranına bakmadan şifre girerseniz
> yazdığı rakamın yanına şifrenizi yazmaya
> başlıyorsunuz. Eğer o noktada dikkatli
> değilseniz, dalmışsanız, muhabbetin ortasındaysanı z
> vs. fark
> etmeyebilirsiniz. Örneğin 36,75YTL'lik bir yemek
> yediniz, Garson POS'un
> enter'ına basmayınca şifreniz 1234 ise bu tutar
> 36.751.234 YTL oluyor ve kredi
> kartı bakiye yetersiz diyor. O sırada el çabukluğu ile
> yanlış slibi yırtıp alan
> Garson şifrenize kolaylıkla sahip olabiliyor. Zaten
> hesabı ödemek için kredi
> kartınızı ilk verdiğinizde ise kredi kartı numarası
> ve arkadaki CCV numarasını
> çoktan not etmiş olabilir.
>Basit bir yanlış anlaşılma ile birlikte kredi kartı bilginiz
> bir başkasının eline
> kolaylıkla geçebiliyor eğer dikkatsizseniz, içtiyseniz
> ve çakır keyifseniz vs.
> vs. Ve garson'un bu numaradan her zaman "Kusura
> bakmayın yanlış girdik
> herhalde" diyerek masumca sıyrılma ihtimali var.
>
Amman Dikkat J
> (Bu tip işlemle karşılaştıktan sonra direkt ilk
> yırtılan slibi alın. (Bende var
> bi tane şimdi şifrem yazıyor üzerinde J) ve pek
> tabi şifrenizi değiştirin
> anında)

HAYATİ ABİ (ÇOK KOMİK) FIKRA

bizim ülkede böylesi çooook...


Dünyada sadece bir çift kalan nadir bir ayı
türünün erkeği ölmüş.
Bu ender hayvanın üreme ihtimali sıfır.
Bu yüzden soyu tükenecek.

Ne yapalım diye düşünmüşler; kurullar toplanmış, çözüm yok.

Bir Türk bilim adamı şöyle demiş:

'Bizim memlekette bir Hayati abi var.
Söylemesi ayıp, aynen bu ayıya benziyor, hatta daha kıllıdır.
Ondan rica edebiliriz. 150-200 dolar da ödül
verdik mi bu iş tamam! Ayıların soyunu ancak bu
yöntemle kurtarabiliriz.' Bakmışlar başka çare yok,

Hayati abiye gitmişler ve durumun önemini,
yapacağı hizmetin büyüklüğünü anlatmışlar, bir de
'Karşılığında 150 dolar söz konusu' demişler.

Hayati abi bir an düşündükten sonra, 'Olur ama..' demiş, 'Üç şartım
var.'

Herkes büyük bir sevinç içinde ama daha çok merakla,
'Nedir şartların?' diye sormuşlar...

Hayati abi bir çırpıda sıralayıvermiş:

1. Öpüşmem.
2. Yavru erkek olursa rahmetli babamın adını koyarsınız.
3. 150 dolar çok, en fazla 50 dolar veririm.

SAĞLIKLI YAŞAM İÇİN BUNLARI BİLMEKTE FAYDA VAR

.Yemege tuz ile baslanirsa beyin tarafindan gonderilen bir uyari sayesinde midede mukus denilen sindirimi kolaylastirici bir tabaka olusturdugunu ve midenin sindirime hazirliksiz yakalanmasini onledigini…

• Yemek yerken yerde oturarak sol ayagi katlayip sag ayagi karna cekerek oturulup yenildiginde su ile doldurulmus balon seklinde olan midenin cikis kismini kapatarak yenilen gidanin tam sindirilmeden bagirsaklara kacmasini onleyecegini ve mide dolunca da doygunluk hissi vererek cok fazla yemeden kalkilacagini…

• Yemek yerken yemegin ortasinda su icildiginde icilen suyun yenilen gidalarin sindirilmesine gerekli vitaminlerin emilmesine katkida bulundugunu ve midede doygunluk hissi vererek az yemeye vesile oldugunu…

• Oturularak ve en az 3 yudumda icilen su dil ve agiz bolgesinde daha fazla duraksadigindan tukuruk bezleri icin gerekli olan suyun emilimini artirip anti bakteriyel ve antioksidan etkiye sahip tukurugun salgilanmasini artirarak agiz ve dis sagligina katkida bulundugunu..
• Uyurken sag yana donup yatildiginda solda olan kalbimizin daha rahat calismasina neden olarak kalbi yormadan dinlenmis bir vaziyette kalkilabilecegini…
• Tuvalete girerken sol ayakla ilk adim atildiginda kaygan olan zeminde ayagin kaymasi durumunda sola gore daha guclu olan sag ayagin dusmeyi engelleyerek vucudu dengeledigini..

• Banyo yaptiktan sonra ayaklara soguk su dokmenin kan dolasimini hizlandirip sicak sudan dolayi genlesmis olan damarlarin icindeki kanin aktivasyonunu artirarak tansiyon dusuklugunu onledigini ve savunma mekanizmasini guclendirdigini…

• Kesintisiz uyunan uzun gece uykularinin damarlarda vazodilatasyona neden oldugunu uyku ortalarinda kalkip el yuz yikamak (or: abdest almak) az yorucu egzersizler yapmanin (or: teheccud namazi) vazodilatasyonu engelledigini ve daha zinde kalkilabilecegini…
Su Nasil Icilmeli (Tibbi Bilgi...)
Insan midesinin ayakta ve oturur vaziyetteki pozisyonu farklidir.
Ayakta duran bir insan eger sivi gida icerse dogrudan dogruya onikiparmak barsagina gecer. Midenin kucuk egriligine uyan kisminda Waldeyerin mide caddesi denen bir oluk bulunur. Sivi gidalar bu yolu takip ederek zaten devamli kucuk bir acikligi olan mide cikisini (pilor) gecerek 12 parmak barsagina (duodenum) gecer.

Eger insan sivi gidayi oturarak icerse bunlar once
midede birikir asitle karisarak mikroplari olur ve
sonra 12 parmak barsagina gecer.
Bu durumda oturarak su icme usulune uymakla insan kolera da dâhil bircok insan hastaliklarindan korunmus olur.
Rastgele yerde mesrubati alip ayakta icenler bu
tehlikeye daha fazla maruz kalirlar.

MUTLULUK TABLOSU

Evini bir parti sonrası temizlemek için saatlerce uğraşıyorsan
Bir çok arkadaşın var demektir
Faturalarını ödeyebiliyorsan
Bir işin var demektir.
Pantolonun biraz sıkıyorsa
Aç kalmıyorsun demektir.
Gölgen seni izliyorsa
Güneş ışığını görüyorsun demektir.
Otobüsten indiğin yerden işyerine yolu uzun buluyorsan
Yürüyebiliyorsun demektir
Hükümet hakkında eleştiri yapabiliyorsan
Konuşma özgürlüğün var demektir
Yanındaki adamin sesinden rahatsız oluyorsan
Duyuyorsun demektir.
Camları silmen , çatıyı onarman gerekiyorsa
bir evde yasiyorsun demektir
Doğalgaz faturan yüklü geliyorsa
Isınıyorsun demektir
Yığınla yıkanacak ve ütülenecek çamaşırların varsa
Yığınla giyeceğin var demektir
Çalar saatin sabahın köründe çalıyorsa
Yaşıyorsun demektir
Aksamları kendini yorgun hissediyor ve bacakların ağrıyorsa
O gün üretici olmuşsun demektir
VE TÜM BUNLARIN FARKINA VARABİLİYORSAN!
MUTLUSUN DEMEKTİR
MUTLULUK...
Sorunsuz bir yaşam değil,
Onlarla başa çıkabilme yeteneği demektir.
MUTLULUK...
Her şeyin yolunda gitmesi demek değildir . Sadece yolunda gitmeyenlerin dışındakileri de görmek için verilen bir karardırrrrrrr.........

BURUNDANGA MADDESİ

> Bir benzin istasyonunda arabasına benzin doldurmakta
> olan bir bayanın yanına gelen birisi
> boyacı olduğunu söyleyerek, hizmet amacıyla Kibarca kartını sunuyor.
>
>Kartı aldıktan sonra arabasına biniyor bayan. Adam
> da, başkasının kullandığı bir arabaya giriyor.
> Bayan, istasyondan çıkmaya hazırlanırken, arkadaki
> arabanın da ayni anda istasyondan
> çıktığını ve kendisini takip ettiğini fark
> ediyor.
>
> Tam anında da bir bas dönmesi ve zor nefes almakta
> olduğunu hissediyor bayan.
>
> Cami açmak isterken,
> adamın verdiği kartı alan elinden tuhaf bir
> koku alıyor Arkadakilerin de nerdeyse kendi arabasına
> yapışırcasına yaklaştıklarını görüyor. Kaybedecek
> zaman olmadığını düşünerek basıyor gaza, o hızla
> giderken ilk gelen park yerine dalıveriyor. Sert bir frenle
> durduruyor arabayı, ayni anda da kısa aralarla
> bastığı klaksonla imdat işareti verircesine
> durmadan velvele saçıyor ortalığa. Başkalarının da
> bulunduğu park yerine gelen ikinci araba var hızıyla
> çıkış yönünü alarak uzaklaşıp gidiyor.
> Adamlardan böylece
> kurtulan bayan, uzun bir süre sonra kendine
> gelebiliyor ve normal nefes almaya başlıyor
> ancak. Bayanı böyle çok ciddi bir duruma sokan bir
> maddenin karta sürülmüş
> olduğu anlaşılıyor.
> Adı, BURUNDANGA olan bu
> uyuşturucu madde, bir kişinin üstündekileri
> çalmak veya başka kötülükler yapmak için
> kullanılıyor. Basit bir kart üzerine kolayca
> sürülebilen bu uyuşturucu, cinsel taciz amaçlı
> kullanılan uyuşturucuya nazaran dört defa daha
> tehlikelidir.. Yolda, dışarda tanımadığınız
> birisinden ve hele yalnızken asla böyle bir kart almayın
> sakin. İkametgâhlara kadar gelerek hizmet sunanların da
> kullandığı bir yöntem bu. Dikkatli olmakta fayda
> var dostlarım.
>
> İLAVE BİLGİLER:
> (burundanga” adlı
> güney amerika’da yetişen borrachero ağacının
> yaprakları ve tohumlarından elde edilen bir
> maddeymiş. borrachero, çok büyük dikenli, sonbaharda
> pembe çiçekler açan güzel bir ağaçmış ve halk
> sarhoş ağacı diye biliniyormuş. Bu ağaçtan elde edilen
> toz olan burundangayi yuttuğunuzda ya da soluduğunuzda
> etkisi geçene kadar sizden istenen her şeyi
> yapıyormuşsunuz. Üstelik geçici hafıza kaybına da yol
> açıyormuş.)
> Burundanga: Amerika yerlilerinin borazan biçimli beyaz ve
> pembemsi çiçekli, yeşil ve geniş yapraklı bitkiye
> verdikleri isim.
>
> SCOPOLAMİNE (Zombi
> İlacı- Brundanga)
> Suç örgütlerinin ilacı
>
> GURUBU;
> Doğal bitki
>
> ÖNEMLİ BİLGİ;
> Dünya ülkelerine uyarı: Suç örgütlerinin
> kullandığı bir madde Büyük ölçüde
> yaygınlaşmaktadır.
>
>
> ÜRETİMİ;
> Tıptaki adı “Scopolamine” Amerika yerlilerince
> “Burundanga” olarak isimlendirilen borazan biçimli
> beyaz ve pembemsi çiçekli, yeşil geniş yapraklı
> bitkiden imal edilmektedir.
>
> TANIMI;
> Kısa sürede bağımlılık yapan bitki, beyin ve SİNİR
> sistemini etkiliyor.
> Aşırı dozda ölüme sebep oluyor. ABD’li toksikolog
> Peter Spenser buna “ ölüm yüklü bitki” adını
> vermiştir. Yüksek dozda kullanıldığında kurbanının
> bilincini iptal edip kor haline getiriyor. Suç örgütleri
> bu madde ile kurbanlarına soygun başta oLMAK üzere her
> istediklerini yaptırıyor.
>
> Kolombiya kaynaklı bir
> maddedir.
>
> KÖTÜ OLGULAR;
> İnsanları hertürlü zararlı işte kullandırır.
> Şuursuz bir robot (Zombi)haline getiren maddedir.
> Aşırı dozda beden ve ruh yapısında önemli tahribat
> yapan bir ölüm aracıdır.

27 Ekim 2009 Salı

HER ŞEY SİZİN ELİNİZDE

Zamanın birinde iki tane kız kardeş varmış,

NASIL akıllılarmış anlatamam.

Etrafındaki ve okuldaki tüm bilgi onlara yetmez olmuş.
Bir gün anneleri onları dağdaki bilge BİR adama götürmeye karar vermiş.

Kızlar, bilge adamla

Bir süre çok mutlu olmuşlar ama sonra sıkılmaya başlamışlar, "Bilgenin bilemeyeceği bir soru
bulmamız lazım" diye düşünmüşler

.........Kızlardan biri bir gün" Buldum! " diye sevinmiş."
İki elimin arasında bir kelebek koyacağım ve bilge adama soracağım "
Avucumun içinde bir kelebek var. Canlı mı, ölü mü?

"Ölü" derse kelebeği bırakacağım. canlı derse avucumu hafifçe bastıracağım.

Her ne derse desin cevabı bilemeyecek.
Kızlardan birisi kapalı tuttuğu ellerini bilgeye doğru uzatmış.
(Şimdi lütfen siz de yapın. Avuçlarınız birbirine bakacak şekilde
ellerinizi birleştirin ve uzatın. Ben açın deyinceye kadar da açmayın).


Ve sormuş:
"Avucumun içinde bir kelebek var: canlı mı, ölü mü?
Bilge adam cevap vermeden önce uzun süre kızın gözlerine bakmış, bakmış vecevaplamış:
"Senin elinde kızım. Senin elinde........." canlı kalması da senin elinde ölü olması da.....

Şimdi bakın hayatınıza ve mutluluğunuza..
Nerede mi?
Açın avucunuzu..
Sizin ellerinizde: Tam avucunuzun içinde .

Bir Portekiz atasözü der ki:
“Yaşadıkça yaşlanmazsınız, yaşamadıkça yaşlanırsınız.”

YAŞAMA SEVİNCİ Picasso, Goethe,Verdi, Sofokles,Mikelanj,Thomas Hobbes

'' Picasso, 90’ında nefis eserler veriyordu...'Dr. Faustus' u
80'inden sonra kaleme aldı... Verdi , 'Otello' yu 73 yaşında, 'Falstaff'
ı 80 yaşında bitirdi... Sofokles 'in 'Kral Oedipus 'u 80 yaşın eseridir.
Mikelanj, 80’li yaşlarında hâlâ yaratıyordu... İngiliz düşünürü Thomas
Hobbes, 90’ını geçtikten sonra bile yazdı...''



Elbet hepimiz bu isimler gibi olamayız... ama ABD'li ünlü komedyen
George Carlin 'in tavsiyelerinden yararlanabiliriz:

1. ''Zorunlu olmayan sayıları çöpe atın: yaş, kilo, boy. Doktorunuz
düşünsün onları. Bunun için ücret alıyor sizden.

2. Sadece neşeli arkadaşlarınız olsun. Suratsızlar, negatifler sizi aşağı çeker.

3. Öğrenmeyi sürdürün: Bilgisayar, el sanatları, bahçecilik, ne olursa.
Beyniniz âtıl kalmasın. Âtıl kafa, iblisin tezgâhıdır. İblisin adı da, alzheimer'dır.

4. Küçük şeylerden zevk almaya bakın.

5. Sık sık, uzun uzun, vargücünüzle gülün. Soluksuz kalıncaya kadar gülün.

6. Gözyaşları olacaktır. Katlanın, yas tutun, başka yaşantılara geçin.

7. Sevdiklerinizle doldurun çevrenizi, aile, kedi, köpek, kuş, balık,
yadigârlar, müzik, bitkiler, hobiler, ne olursa. Eviniz sığınağınızdır. Tadını çıkartın.

8. Sağlığınızın kıymetini bilin. İyiyse üstüne titreyin. Bozuksa düzeltin. Siz kendiniz düzeltemiyorsanız yardım sağlayın.

9. Vicdan azabından uzak durun. Çarşı pazarda gezin, komşu illerde dış
ülkelerde dolaşın, ama sakın suçluluk, pişmanlık duygusuna yönelmeyin.

10. Sevdiğiniz insanlara onları sevdiğinizi söyleyin, hissettirin her fırsatta.''

''Ve hiç unutmayın ki yaşam, aldığımız soluklarla değil, soluk kesen
anlarla ölçülür''
.

Sigara bağımlılığı Olan Anne Adaylarına Öneriler (http://www.hamile.web.tr/)

bu gün internette sörf yaparken çok faydalı bir siteye rastladım bu siteyi size tanıtmak istedim hamile anne adayları ordaki bilgileri takip edin eminin çok faydalanırsınız.Babalara'da tavsiye ediyorum. bu yazıyı çok sevdiğim sigara tiryakisi olan bir kızımın hamile olma ihtimali olduğu için yayınlıyorum . inşallah sigarayı bırakır veya azaltır eşide sigara kullanıyor bıraksa bile pasif içici olacak. ismini zikretmeye luzum yok o bu yazının kendisi için yayınlandığını anlayaçaktır. Öncelikle unutmamalısınız ki Sigarayı gebeliğinizin hangi döneminde bırakırsanız bırakın bundan hem siz hem de bebeğiniz mutlaka Fayda görecektir. "Nasıl olsa olan olmuştur" düşüncesi hatalıdır.

Sigarayı tümüyle ve Gebeliğin planlandığı andan itibaren bırakmak en idealidir, ancak bunun zor olduğu da bir gerçektir. Tümüyle bırakamazsanız, günlük sigara sayınızı 10'un altına indirin.

Emzirme döneminde ve diğer zamanlarda hiçbir zaman Bebeğinizin bulunduğu yerde sigara içmeyin, eşinizin ve diğerlerinin de içmesine izin vermeyin. Evde Sigara İçilmeyen alanlar yaratın.

Sigara içen anne ve Babalarin çocuklarının da büyüdüklerinde büyük olasılıkla sigara içme Alışkanlığı edindiklerini unutmayın ...

Gebelik ve Lohusalık döneminde sigara içilen yerlerden uzak durun (Pasif sigara içiciliği!)
http://www.hamile.web.tr/ alınmış faydalı bir bilgi

MALİK BİN DİYNAR HAZRETLERİ --- ALLAH HEPİMİZE HİDAYET NASİP ETSİN

çevremdeki insanlar yaptigim zulumden dolayi benden uzaktilar..
Dediki:
Günlerden bir gün Evlenmeyi arzuladım ve bir çocuk sahibi olmayı..
Evlendim ve bir çocuğum oldu..Adını Fatma koydum..Onu çok sevdim..Ve Fatma büyüdükçe kalbimdeki imanda onunla büyüdü..Kalbimdeki isyanda azaldı onunla..
Elimde içki kadehi vardı onu içme isteğiyle doldurmuştum Fatma onu devirdi..daha yaşı iki bile değildi..
Sanki ona bunu yaptıran Allah tı!
O büyüdükçe kalbimdeki imanda onunla büyüdü..Allah a yaklaştığım her bir adımda içinde olduğum maasilerden(isyanlardan) uzaklaştım biraz biraz..
Ta ki Fatma 3 yaşına basana kadar..
3 Yaşını bitirdiğinde Fatma öldü!!

Ve Malik İbn-u Dinar devam ediyor anlatmaya:
Kızım Fatma ölünce durumum vaziyetim eskisinden dahada kötü oldu..
Ve bende çevremdeki müslümanlarda olan ve beni bu büyük üzüntüye karşı dayanmamı sağlayacak sabır yoktu..

Her şey çok kötüye gidiyordu..Şeytan durmadan benimle oynuyordu..Ta ki o gün geldi ve Şeytan bana dediki:

"Bugün öyle bi sarhoş olacaksınki daha önce hiç böyle sarhoş olmadın!!"
Ve ben o gece içmeye ve sarhoş olmaya azmetmiştim..Gece boyu içtim..içtim.. içtimm!!

Öyle bir duruma gelmiştimki rüyalar beni birbirine atıyordu..Taki o rüyayı görene kadar:

Rüyamda kıyamet günündeydim! günes kararmış,denizler ateşe çevrilmiş, Depremler oluyordu durmadan..

İnsanların hepsi kıyamet günündeydi..İnsanlar zümre zümre..grup gruptu..ve ben o insanların arasındaydım..
Sesler duyuyordum birisi sesleniyordu:
Ey Filan oğlu filan!! Cabbara hesap vermeye hadi! Diyordu ..

Ve o çağrılan insanın yüzünün rengi simsiyah olmuştu duyduğu o korkudan..
Birçok insan çağrıldı.. ta ki kendi ismimi duyana kadar..
Ses beni çağırıyordu..Haydi Cabbara Hesap vermeye!! Diyordu..

O an çevremdeki o insan kalabalığından kimse kalmamıştı.. Kıyamet günü..Mahşer yeri bomboştu..
Sonra bir anda karşımda bir fare gördüm çok büyüktü(devdi), çok vahşi ve çok saldırgandı..çok güçlüydü..Ağzı açık bana doğru koşuyordu..
Bende duyduğum korku ve dehşetten dolayı ondan kaçmaya başlamıştım..
Kaçarken bir anda karşımda oldukca yaşlı ve zayıf bir adam gördüm!ve ona seslendim:
-AHH!! Beni bu dev fareden kurtar!!
Bana dediki:Oğlum Ben çok zayıfım seni ondan kurtaracak gücüm yok.Ama şu yönde koş eminim kurtuluşa ereceksin..

Ben onun dediği yöne doğru koşmaya başladım..Dev fare hala arkamdaydı beni kovalıyordu..Ve karşıma cehennemin ateşi çıktı..Yüzümde hissediyordum o dehşetli sıcaklığı!!!
Fareyle cehennem arasında sıkışmıştım..
Ve kendi kendime dedimki o an..Ben bu fareden ateşe düşmek içinmi kaçıyorum!!

Ve koşa koşa bana bu yolu tarif eden o zayıf adama doğru koşmaya başladım..Farede peşimdeydi gittikçe yaklaşıyordu bana
Çok korkuyordum!!Adamın yanına geri geldim ve ona dedimki:
-Allah aşkına beni bu fareden kurtar yalvarırım!
Ve yaşlı adam benim halime ağlıyordu..
Bana dediki:
Beni görüyorsun ben çok zayıfım güçsüzüm benim seni kurtaracak halim yok..Ama bu sefer şu yönde koş! bu sefer inşallah kurtuluşa ereceksin….

Adamın dediği yönde koştum deli gibi..Fare hala kovalıyordu bir adım arkamdan koşuyordu..Beni ısıracaktı az kalmıştı…Ta ki karşımda o dağı görene kadar…
O dağın üstünde bir sürü bebek vardı..
Ve o dağın üzerinde bulunan çocukların hepsi ağlıyorlardı..hepside aynı şeyi söyleyerek ağlıyor haykırıyorlardı..
Diyorlardıki:
-Ey Fatmaa!! Babana bakk! Babana Bakkk!!

Malik ibn-u Dinar dediki:
O an o çocuğun kızım Fatma olduğunu anlamıştım..
Ve o an 3 yaşında ölüpte cennete gitmiş bir kızım olduğuna çok sevinmiştim..Beni bu dehşetli korkudan(fareden) kurtarıp Cennete sokacaktı…
Kızım beni sağ eliyle tuttu ve kurtardı…
Ve sol eliyle fareyi itti..ben o an korkudan ölü gibiydim..

Sonra tıpkı Dünyadayken olduğu gibi onu kucağıma oturttum!
Ey Babacığım! Deyip şu ayeti okudu bana:
ألم يأن للذين آمنوا أن تخشع قلوبهم لذكر الله

Meali: "İman edenlerin kalplerinin Allah ın Zikrine dönmesinin zamanı gelmedimi ?"

Ona dedimki:
Kızım ! Bu fare neydi bana anlat!!

Dediki: O fare senin dünyada içinde olduğun işlediğin kötü amellerindi.. Onu sen besledin büyüttün ve onun seni yiyebilecek büyüklüğe sen ulaştırdın!!

Ey Babacığımm! Sen bilmiyormusunki Dünyada işlenen ameller Ahirette kıyamet gününde mücessem(cisimlenmiş) olarak karşımıza çıkar!!

Ona dedimki:
Peki o zayıf adam?

Dediki:
O Yaşlı ve zayıf adam senin güzel amellerindi..Sen onu böyle zayıf böyle güçsüz..böyle çaresiz bıraktın .. onu kendi haline ağlattın..!!!Seni kurtarmasına izin veremiyecek duruma sen koydun!
Eğer ben doğmasaydım ve küçük yaşta günahsız olarak ölmeseydim seni bu dehşetten kurtaracak başka bir şey yoktu!

O an uykudan ağlaya ağlaya uyandım!
Ağzımdan çıkan şu kelimelerle:
Evet Allah ım vakti geldi..Evet Allahımmmmmm vakti geldii!!

Hemen gusül abdesti alıp giyinip camiye koştum sabah namazına! Günahlarımdan arınmak kendime cennet yolunu çizmek.. tövbe etmek Allah'a yalvarmak içinnn…
Camiye girdiğim an imamın okuduğu o ayet!!!
Rüyamda kızımın beni kurtardığında okuduğu ayetti!!

ألم يأن للذين آمنوا أن تخشع قلوبهم لذكر الله



Meali: "İman edenlerin kalplerinin Allah'ın Zikrine dönmesinin zamanı gelmedimi?"

Bunlari yasayan kisi…
Tabiinlerin imamlarinin efendisi!!
MALiK BiN DiYNAR!!!

O insanlar arasinda geceler boyu aglamasiyla bilinirdi…

Ve derdiki:
Allahim! Kimin cennete girecegini,kimin cehenneme girecegini sadece sen bilirsin!

Ben bunlardan hangisiyimm???

Allahimm!!Beni cennet ehlinden eyle! Cehennem ehlinden eyleme!

Malik Bin Diynar buyuk bir tovbe etti..
Ve insanlar arasinda soyle meshur oldu:

Caminin kapisina giderdi ve insanlara seslenirdi..derdiki:

Ey asi insanlar ey gunahkar insanlar…Allahiniza donun!!Gafil insanlar….Allahiniza donunn!!!

Ey Allahtan kacan kullar..Allahiniza donunn!

Rabbin sana gece gunduz sesleniyorr!Seni cagiriyorr!!!


"BANA BIR KARIS YAKLASANA BEN BIR DIRSEK YAKLASIRIM..BANA BIR DIRSEK YAKLASANA BEN BIR KULAC YAKLASIRIM…BANA YURUYRNE BEN KOSARIMM!!..

La ilahe illa ente Subhaneke…Inni kuntu min el-Zalimin(tovbe duasi)

Peygamber efendimiz bir hadis-I Serifinde soyle buyuruyor:

أن يهدي الله بيدك رجلا واحدا خير لك من الدنيا وما فيها!

Meali:
"Bir insanin hidayetine vesile olman senin icin dunyadan ve icindeki herseyden hayirlidir"

26 Ekim 2009 Pazartesi

ANNENİZİ SEVİYORMUSUNUZ ?

Anneni seviyor musun?


Annene nasıl davranıyorsun?

Anneni seviyorsan bu yazıyı okumaya devam et...

Bir insan için bundan daha güzel ne olabilir:

Yeni bir Mersedes arabaya, süper bir villaya, güzel bir eşe sahib olmak. Fakat bunlardan daha güzeli insanın annesinin yanında olması ve onu her sabah öperek " Allah senden razı olsun anne" demesidir...
Çocukların bir çoğu anneleri ile beraber olmaktan sıkılır ve onlarla beraber yürümekten çarşı ve pazara gitmekten utanırlar. Aksine anneler çocuklarını çarşıya götürdüklerinde yahut akrabalarından birinin evine götürdüklerinde onlarla iftihar ederler... Hakikaten ne güzel anneler ve ne katı oğullar...

Evlenmek için kızını isteyen birinin ahlakını, dindarlığını, aslını, malını mülkünü ve işini sormadan önce anne ve babasına karşı davranışlarını sor!
Herkes eşine ve arkadaşına hediye göndermek ister, fakat Allah ıslah etsin hangimiz annesine hediye göndererek süpriz yapmayı düşünür...

Belki annenin senin için kalbinde taşıdığı sevginin büyüklüğünü bilemezsin. Ancak evlenip çocuk sahibi olduktan sonra annelerin çocukları için taşıdıkları sevginin büyüklüğünü anlarsın! Şimdi anlattıklarımdan sonra annenin senin için kalbinde taşıdığı sevginin büyüklüğünü hissetmiyorsan senin kalbinin çorak bir araziden farksız olduğunu kabul etmelisin...

Bu dünyada herşeyin bir çaresi vardır: eşin; boşarsın ve daha güzeli ile evlenebilirsin. Çocukların; onlardan başkasını dünyaya getirebilirsin. Malların; onlardan daha iyisini elde edebilirsin ... Fakat annen... O, gittiği zaman geri dönmeyen tek şeydir.

Bazı çocuklar annelerinin sadece birer hizmetçi olduğunu zannediyorlar: pişiririr, temizler, sabahleyin uyandırır. Fakat hizmetçi ile anne arasındaki en önemli fark hizmetçi ücretini alır anne ise gece gündüz ücretsiz çalışır...

Bazı çocuklar annelerinin kıymetlerini asla bilemezler ta ki üvey anne gelinceye ya da annelerinin ruhları bulutların üzerine çıkıncaya kadar.

İçimizden kaç kişi annesinin elini öpüyor, kaç kişi annesinin başını öpüyor ve yine içimizden kaç kişi annesi ile hürmet ve edeple konuşuyor. Herhangi birimiz annesine karşı nasıl davrandığına dikkatle baksa kendisini hayırsız, vefasız ve suçlu bulur.
İnsan ne kadar aciz bir varlıktır...

Şu tarihi bir gerçektir ki kim annesine isyan etmişse hayatı boyunca hayır ve mutluluk görmemiştir. Ve yine tarihi bir gerçek olarak annesine kötü davrananaların, çocuklarının da onlara aynı şekilde ya da daha kötü davrandıklarını biliyoruz.
Gördüğünüz gibi böyle oğullar da var...

Peygamber efendimiz buyuruyor ki; kim hayra delalet ederse o hayrı işleyenlerin kazandığı sevabı kazanır. Kim de şerre delalet ederse o şerri işleyenlerin kazandığı günahı kazanır.

GENÇLEŞTİRİCİ FORMÜL, MS FORMÜLÜ,ALZHEİMER FORMÜLÜ VE DİĞER FORMULLER

Bu Formülleri Yazıp Saklayın!!!

Profesör Doktor İbrahim Saraçoğlu mucizevî etkileri olan sihirli formüller verdi. Canlı yayında tariflerini açıklayan Saraçoğlu gençleştirici kremden, sperm artırıcı formüle, sigara içerken etkilerini yok eden karışımdan zayıflama formülüne kadar birçok derde deva olacak doğal bitkileri anlattı. Bunları yazın ve bir kenarda saklayın.
İşte o formüller;

GENÇLEŞTİRİCİ FORMÜL;
Bu mucizevî karışım sizi genç ve zinde tutuyor. Karışımı tüketmeye başladıktan 2 gün sonra etkisini görmeye başlıyorsunuz. Vücuttaki toksinlerin atılmasını sağlayan karışım, karaciğer yağlanmasına karşı da mükemmel bir koruma sağlıyor.

GENÇLEŞTİRİCİ FORMÜL (MALZEMELER)
— 15–16 sap maydanoz
— 2 yemek kaşığı taze limon suyu
— Yarım bardak su

GENÇLEŞTİRİCİ FORMÜL (HAZIRLANIŞI):
Maydanoz, limon ve suyu karıştırıp blenderdan geçirin. Hazırladığınız bu karışımı sabah aç karnına kahvaltıdan 15–20 dakika önce için. 15 gün boyunca her sabah düzenli olarak tüketin. İkinci günden itibaren kendinizi daha dinç ve zinde hissedeceksiniz.

MS FORMÜLÜ
MS hastaları ve MS’e karşı önleyici olan bitki Anadolu buğdayıdır. Yarım litre suya bir avuç buğday atılır ve 6–7 dakika haşlanır. Daha sonra ılımaya bırakıp yarısını sabah kahvaltısından sonra diğer yarısını da öğlen aç karnına içeceksiniz

Alzheimer için FORMÜL
Formülün temel maddesi havuç… Taze olarak sıkıp, gece yatmadan önce içmeniz öneriliyor. Alzheimer’in birinci evresinde ise o da ortadan kalkar. Alzheimer bir iki yılda değil en erken 15 yıl önce başlar ve ortaya çıktıktan sonra da geç kalmış olursunuz. Bunu önlemek istiyorsanız zaman zaman bu havuç suyunu içmelisiniz…

UNUTKANLIĞA MUCİZE FORMÜL
Bir ay taze sıkılmış havuç suyu uygulayacaksınız. Bunu gündüz de içebilirsiniz. Sonra bakın nasıl zehir gibi bir hafızaya sahip oluyorsunuz…

SÜPER ENERJİ FORMÜLÜ
Kendinizi yorgun ve bitkin hissediyorsanız ve özellikle zihin yorgunluğunuz varsa Profesör Saraçoğlu, hiçbir yerden okuyup öğrenemeyeceğiniz çok özel bir formülün tarifini veriyor

Süper enerji formülü (MALZEMELER)
— Bildiğimiz siyah çay (Ancak çok demli olmayacak, açık olacak, poşet çay olmayacak)
— 10–12 sap kuru karanfil

Süper enerji formülü (HAZIRLANIŞI)
Demlenmiş siyah çayın içine kuru karanfilleri atın. 2–3 dakika bekleyin ve karıştırıp için. İçtikten 10 dakika sonra saçınızın kökünde bile dahi kıpırdanmayı hissedeceksiniz. Yorgunluğunuzun buharlanıp gittiğini belirgin şekilde fark edeceksiniz. Dinçleştiren ve üzerinizdeki ağırlığı alan bir formül

Demleme çayın faydaları
Yeri gelmişken Profesörün verdiği bir önemli bilgiyi de aktaralım. Poşet çay yerine demleme çay kullanılmasını öneriyor. Şöyle anlatıyor; 4–5 dakika demlenmiş çay sindirim sistemini uyarır. Eğer bunu 8–10 dakika demlerseniz keyif veren ve rahatlatan bir etki verir. Ancak günde 4 bardaktan fazla çay kalp krizini tetikler. Çok fazla içilmesi de doğru değil.

Sigara içenlere özel formül
İnsanın kendi kendine vereceği en büyük ceza sigara içmesidir. Ancak, sigarayı bırakamıyor ve nikotin ihtiyacından kurtulamıyorsanız, en azından zararlarından kurtulabilirsiniz. İşte Profesör’ün bugüne kadar saklı tuttuğu özel formül bunun için. Bu formül ile sigaranın vücudunuza verdiği tüm zararları elbette ortadan kaldırmak mümkün değil. Ancak önemli bir bölümünü en asgari düzeye indirebiliyorsunuz

Sigara içenlere özel formül
Formülün temeli TERE OTU… Ayda 5 kez bunu yapacaksınız. 5 gün üst üste yaptıktan sonra diğer aya kadar bir daha tüketmeyeceksiniz. Yapmanız gereken şu; 5 gün boyunca her gün bir bağ tere otu yemek. Ancak salataya katmadan, saf olarak tüketeceksiniz. Öğlene kadar yarısını, öğleden sonra diğer yarısını yiyeceksiniz

Sigara içenlere özel formül
Bu kürü uygularken idrara çıkıldığında yanma hissedilebilir. Bu zararlı bir şey değil. Bu ot aynı zamanda idrar yollarını da temizliyor. Formülü uygulamaya başladıktan sonra 2 veya 3. günde balgam çıkartmaya başlıyorsunuz. (Ayda 5 kez uygulanıp bırakılacak, unutmayın)

Dereotu mucizesi

Profesör Saraçoğlu, “Ben bunu bulduğumda heyecanımdan günlerce uyku uyuyamadım” diyor… Ne mi o? Tiroidin hızlı ya da az çalışması durumunda dereotu çok etkilidir. 3 ay boyunca bir yemek kaşığı dereotu sabah, öğle ve akşam öğünlerinden 15 dakika önce tüketilecek. Bu konuda 5 ay sonra ilaçlarını bırakan hastaların oranı yüzde 90’dır.

Dereotu zayıflama mucizesi
Sofraya oturmadan 15 dakika önce bir yemek kaşığı dereotu yerseniz sofradan daha erken kalkarsınız. 10 dakika sonra tokluk hissi artacaktır. Daha az yemek yersiniz. Diyet yapanların özellikle yemesi gerekir. Açlık duygusuna fren yaptıran dereotudur. Hatta yemek arasında da yiyebilirsiniz. İştahınızın yavaş yavaş kalktığını görürsünüz. Göreceksiniz ki iştahınız daha erken kapanacak ve doygunluk duygunuz daha erken gelecektir.

Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu hakkında:
1949 doğumlu olan Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu, üniversitede aldığı kimya eğitiminden sonra, Avusturya Graz Teknik Üniversitesi’nde doktorasını yaptı. 1987’de doçent, 1994 yılında da profesör olan İbrahim Saraçoğlu, Karl Franz ve Viyana Teknik üniversitelerinde öğretim görevlisi olarak çalıştı. Saraçoğlu’nun "Bitkilerdeki Sağlık Mucizesi", “Bitkisel Sağlık Rehberi ”
isimli kitapları bulunmaktadır. (Bilgi: televizyongazetesi)

FENERBAHCELİLER YENİ KÖŞENİZ ACILMIŞ DUYURULUR

FENERBAHÇEYE GÖNÜL VERMİŞ ARKADAŞLAR BU SİTE SİZİN İÇİN ACILMIŞ İSTEYEN FENERBAHÇE İLE İLGİLİ HABERLERİ BU SİTEDEN TAKİP EDEBİLİR FENERBAHCELİ DEĞİLİM AMA ÇOK GÜZEL OLMUŞ BU ADRESİ KOPYALAYIP ADRES CUBUĞUNA YAPIŞTIRIN YETERLİ http://www.fenertribun.org/ http://www.fenertribun.org/ (TEKRAR)

23 Ekim 2009 Cuma

GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRKÜN EVİ

Birinci ve Zemin katta kırmızı yuvarlaklara tıklayınız. Ayrıca Aşağıda sol alt köşede bulunan seçeneklerden de yararlanabilirsiniz.

İyi Seyirler…
GAZİ'NİN EVİNDE SANAL TUR


http://www.tccb.gov.tr/common/sanaltur/tur/index.html

22 Ekim 2009 Perşembe

BUNAMA ve KURANİ KERİM

SEVGİLİ ARKADAŞLARIM

biz insanların en büyük derdi belirli bir yaşa gelince bazı şeyleri unutmak yani bunamaktır.

bunamaya karşı alınacak en büyük tedbir,kuran okumak ve kuranı ezberlemek mümkünse hatim etmektir,

hiç dikkat ettinizmi hafızlar hiç bunamıyor, çünkü kuran beyni muhafaza ediyor, unutmayı engeliyor , kendini korurken

beynide koruyor, profosorlerimizin önerdiği bol kitap okuyun, egzersiz yapın tavsiyesi işte bu ,

                                                                                                    SAYGILARIMLA   AHMET TATARİ

BEYNİMİZİ KORUMANIN YOLLARI

Beyin Cerrahı Doç. Dr. Cahide Topsakal, beyni daha zinde ve verimli kılmak için neler yapılması gerektiğine dair sorularımızı yanıtladı:

Beyinlerinizi verimli çalıştırmanın yolunu biliyor musunuz?

Uzmanlar beynin nasıl verimli çalıştırılacağı konusunda şu bilgileri veriyor.


1- Toplantı ve önemli işlerinizi sabah yapın. Beyin, saat 10.00'a kadar çok daha verimli çalışıyor

2- Öğlen yemekten sonra konsantrasyon düşer. 10 dakikalık öğlen uykusu, beynin tekrar çalışmasını sağlar

3- Beyin akşam saatlerinde tekrar çalışmaya başlar. Sakin bir müzikle, beynin stresini alabilirsiniz

* İnsanın zekasını, beyni mi belirliyor?İnsan zekasını yüzde 50 genetik özellikler, yüzde 50 çevresel faktörler belirler. Çevresel faktörler genetikten daha önemlidir. Çok zeki doğup, zekası ileride de aynı seviyede kalan çok insan var. Ama sıradan bir ailenin çocuğu olarak doğup, birer dehaya dönüşen örnekler de var. Bu; eğitimle alakalı. Beynin gelişim ve eğitiminin yüzde 90'ı, altı yaşa kadarki süreçte tamamlanır. Beynin anatomik gelişimi ise 20'li yaşlara kadar sürer. Öğrenme kapasitesi ilk altı yılda çok daha ön plandadır. Çocuğa ne verilecekse, bu dönemde verilmelidir. Anaokulu eğitimi önemlidir.


ÇOK OKUYAN GEÇ BUNAR

* Beyni geliştirmek için neler yapılabilir?

Yapbozlar, çocukların beyin gelişimi için yararlıdır. İleri yaşlarda da bulmaca çözmek, bol rakamlı şifreleri ve sayıları akılda tutmak ya da ezberlemek faydalıdır . Telefon numarası ezberlemekte de fayda vardır. Basit matematik hesaplarını kafadan çözmek de önemlidir. Bunları yapamayanların, bol bol kitap okumaları gerekir. Okuyan beyin, geç bunar. Bu egzersizler, beyinde kısa yollar oluşturur. Kısa yollar yaratmak, pratik yaşam için önemlidir. Mesela öğrenciler bir sorunun yanıtını kolay hatırlamak için cevap maddelerinin satır başlıklarına harf koyar ve ondan kelime üretir. Böyle kelimeler türetmek de, yapılması gereken bir egzersizdir. Diyelim ki; aracımı otoparkta yeşil alanda bulunan C6'ya koydum. 'Yeşil Bursa'nın Ceyhan 6'sı' diye bir kelime türetirsem, orayı unutmam zorlaşır.


07.00-10.00 ARASI ÇALIŞIN

* Beyin hangi saatte ne şekilde çalışmaktadır?

Depresyondaki beyin, gece yarısından sonra sağlıksız düşünür. İyi uyumuş ve yeterli beslenmiş bir bedenin beyni ise gerekli beyin egzersizlerini de yapmışsa; en iyi sabah saatlerinde çalışır. 07.00-10.00 arası, öğrenmeye en yatkın saatlerdir. Yemekten sonra konsantrasyon düşer ve uyku bastırır. Siesta döneminde beyin az çalışır ve hiç randıman alınmaz. Şekerlemeler, beyne iyi gelir. 10 dakikalık bir şekerleme bazen altı saatlik uykuya bedeldir. Beyin, akşam saatlerinde tekrar açılır. Ancak midenin aç olmaması gerekir. Beyin sadece şekerle beslenir. Kan şekeri düşerse, beyin çalışmaz. Sık ama az yemek, kan şekerini sabit tutmak için önemlidir.

GÜNDE ALTI ÖĞÜN YİYİN!

* Bu yüzden mi, sınavlardan önce şeker yemek önerilir?

Evet. Kan şekerini sabit ve yüksek tutmak, beynin tam kapasiteli çalışmasını sağlar. Beyin, hızlı şokları sevmez. Günde altı kez beslenmek ise en sevdiği şeydir. Zihin akşam saatlerinde açılır. Bunda çay ve kahvenin de rolü var. Gün içinde beden yorgun düştüğü için beyin de bir süre çalışmayı reddeder. Trafik stresi, gürültü ve aile problemleri beyni yorar. Bu yorgunluktan kurtulmak için kendi ilacınızı kendiniz bulun, sakin bir müzik ve biraz Polyannacılık gerekebilir. Uykudan az önce verim artar. Beyin gece verim alıyorsa, bu saatler değerlendirilmelidir .

Başkasının acısına çok üzülmeyin

Beynimizi endişeden uzak tutmalıyız. Beyin 'acaba'yı sevmez. Evrene soru işareti şeklindeki düşünceler yayarsanız, gerçekleşecek güzel olayları olumsuzlaştırabilirsi niz. Hiç kimsenin acısı ile çok fazla empati yapmamak lazım. Çok fazla empati, benzer acıların size yapışmasına yol açar. Endişeli bir beyin verimli olamaz. Hedefe kitlenin! "Kesinlikle bunu yaşayacağım "dediğiniz anda, bir beyin cerrahı olarak size garanti ediyorum ki; yapamayacağınız şey yoktur. Öte yandan başarıya alışmış bir beyni de doyurmak gerekir. Böyle bir beyin, daha çok başarı ister.

Muz, çikolata ve müzik beyni zinde tutar

* Beyni genç ve zinde tutmak için tüketilmesi gereken gıdalar var mı?

Hafif miktarda kafein yani çay, kahve ve kola tüketimi beynin daha berrak çalışmasını sağlar. Birçok insanda kahve alışkanlığı beyni açmak için gelişmiştir. Kahve içmeden uyanamayan birçok insan vardır. Ancak alışık olmayan bir kişinin, güne kahve içerek başlaması ters etki yaratabilir. Çikolata, muz, fındık, fıstık ve balık gibi birtakım gıdalar ise serotonin içerdikleri için mutluluk hormonu yayılmasını sağlar. Bu gıdaların, beyni zinde ve mutlu tutmaya yönelik bir etkileri vardır. Mutlu beyin de, tam kapasite ile çalışır.

* Beyin sağlığı için kesinlikle uzak durulması gereken şeyler var mı?

Sigara ve alkolden mutlaka uzak durmak gerekiyor. Nikotin, vücudun bütün damarlarını büzeceği için beynin kanlanmasını bozar. Bu da; beyne az kan gitmesi anlamına geleceği için beyin yarı kapasite ile çalışmaya başlar. Sürekli alkol tüketenlerin beyinlerinde küçülmeler de olabilir. Kokain kullanımı da, beyni bir ceviz kadar küçültebilir.

HOBİLER EDİNMELİSİNİZ!

* Spor ve müziğin, beyin sağlığına yönelik olumlu etkileri var mı?

Kesinlikle var. Spor ve müzikle alakalı olmak, beyni besler. Bir hobi edinmek bu anlamda çok önemlidir. Örgü örmek gibi en basit hobi bile, sizin, dolayısıyla da beyninizin mutlu olmasını sağlar. Spor yapmak da beyin sağlığı için çok yararlıdır. Spor yaparken, beyinde endorfin denen bir madde salgılanır. Bu da; beyne haz duygusu verir ve gelişmesini sağlar. Spor, beyinde gençlik hormonu salgılanmasına da imkan verir. Bu da, eskiyen hücreleri yeniler.

Unutkanlığın ilacı meditasyon

* Unutkanlık, beynin çok yorulduğunun bir işareti midir?

Unutmak, hafıza yorgunluğundan kaynaklanır. Genellikle önemsenen şeyler unutulmaz. Beyin önem sayısına göre olayları çöpe atar. 40 yaşından sonra, herkeste unutkanlıklar olur. Bunu geciktirmek elimizdedir. İyi beslenerek, kan şekerini sabit tutarak, spor ve beyin jimnastiği yaparak; unutkanlığı minimumda tutabiliriz. Beyin daha erken yaşlarda fire vermeye başlasa da, yaşlanma 40'lı yaşlardan itibaren gerçekleşir. Beyni stresten uzak tutmanın yollarından biri meditasyondur.

Antidepresan yerine gün ışığı

* Mutluluk ve mutsuzluk beyni nasıl etkiler?

Beyin depresyona girdiği zaman farklı, mutlu olduğu zaman farklı çalışır. Ağır depresyon yaşayanların hafıza kaybına uğrar. Hafızanın geri gelmesi, bir-iki yılı bulabilir. Bu yüzden, depresyonları ağır seviyeye vardırmamalı. Gün içinde beynin salgıladığı hormonlar, performans kabiliyetini etkiler. Mutsuzluk, mutluluk hormonunu aşağı çeker ve depresyonu getirir. Biz de, mutluluk hormonunun yeniden salgılanması için antidepresan veririz.

PERDENİZ AÇIK OLSUN!

* Antidepresanlar beyne herhangi bir zarar verir mi?

Beyne zarar vermezler ancak beyin dışındaki başka fonksiyonları etkileyebilirler. Şişmanlık ya da cinsel isteksizlik yaratabilirler. Ancak alkol ile birlikte alınırlarsa, beyne zarar verirler. Ben depresyondaki insanlara bol bol yürüyüşe çıkmalarını öneriyorum. Ayrıca, depresyona eğilimi olanlar odalarının perdeleri kapalı olarak uyumamalı. İnsanların sabahları gün ışığı ile uyanmaları gerekir. Gün ışığı, beyinde serotonin denen mutluluk hormonunu salgılayan en önemli faktördür. Sabahları, yavaş yavaş dönen ışığı beynin algılaması gerekir. İlaç, beynin kendi ürettiği serotoninin yerini almaz.

MUSLUMANA HARAM ÇEŞMESİ

Vaktiyle Bursa'da bir müslüman, eski adı Yahudilik Yolağzı, bugünkü adı

Arap Şükrü olan muhitte çeşme yaptırmış ve başına bir kitabe eklemiş:



"Her kula helâl, Müslümana haram!.."

Bursa başkent, tabii Osmanlı karışmış, bu nasıl fitnedir diye...

Gitmişler kadıya şikâyete, adam yakalanıp yaka-paça huzûra getirilmiş.

Bu nasıl fitnedir, dîni İslâm, ahâlisi Müslüman olan koca devlette sen kalk,

hayrattır, sebildir diye çeşme yap, ama suyunu Müslümana yasakla!..

Olacak iş midir, nedir sebebi, aklını mı yitirdin?.. diye çıkışmışlar adama.

Adam:

- - Müsaade buyurun, sebebi vardır, lâkin isbat ister, delil şarttır.

dedikçe kadı kızmış:

- - Ne delili, ne isbatı?.. Sen fitne çıkardın, Müslüman ahâlinin huzûrunu kaçırdın,

katlin vâciptir! demiş. Demiş ama, bir yandan da merak edermiş:

- - Nedir gerekçen? diye sormuş.

Adam:

- - Bir tek Sultana derim.

diye cevap verince, ortalık yine karışmış. Söz Sultana gitmiş, adam yaka paça

saraya götürülmüş...Padişah da sinirlenmiş ama, diğer yandan o da meraklanırmış:

- - De bakalım ne diyeceksen. Bu nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın,

hem de her kula helâl, Müslümana haram yazarsın?..

Adam, başı önünde konuşur:

- - Delilim vardır, lâkin isbat ister.

- - Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin?..

- - O zaman boynum, hükme kıldan incedir Sultânım

- - Eeee?!..

- - Sultânım, herhangi bir havradan (sinagog) rastgele bir hahamı izahsız yaka-paça

tutuklayın, bir hafta tutun. Bakın neler olacak?



Dediği yapılmış adamın. Bütün azınlıklar bir olmuş, başlarında Mûsevîler:



--Ne oluyor, bu ne zulüm?.Bizim din adamımıza biz kefiliz, ne gerekirse söyleyin yapalım,

o masûmdur, gerekirse kefâlet ödeyelim...

Çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş, elçiler mektup üstüne mektup getirmiş

Bir hafta dolunca, adam:

- - Sultânım, artık bırakmak zamanıdır demiş.

Haham bırakılmış, azınlıklar mutlu, bu sefer Sultana teşekkürler, hediyeler

Az zaman geçmiş ki, adam:

- - Aynı işi herhangi bir kiliseden herhangi bir papaz için yaptırınız Sultânım.



demiş.

Aynı şekilde bir papaz derdest edilip yaka-paça alınmış Pazar âyininden ve aynı

tepkiler artarak devam etmiş. Haftası dolunca da serbest bırakılmış.

Mutluluk ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar...

Levantenler din adamlarına kavuşmanın mutluluğuyla daha bir sarılmışlar birbirlerine....

Sultan:

- - Bitti mi?.. demiş adama.

- - Sultânım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle.



demiş.

- - Şimde nedir isteğin?..

- - Efendim, pâyitahtımız Bursanın en sevilen, en sözü dinlenilen, itimad edilen âlimini

alınız minberinden. Adamın dediğini yapmışlar, Ulucâmi imamını Cuma hutbesinin

ortasında almışlar, yaka-paça götürmüşler... Ve ne olmuş bilin bakalım?..

Bir Allahın kulu çıkıp da:



--Ne oluyor, siz ne yapıyorsunuz?. Hiç olmazsa vaazı bitene kadar bekleseydiniz..."



gibi tek bir kelâm etmemiş, imamın peşinden giden, arayan-soran olmamış...

Geçmiş bir hafta, nerde imam diye gelen-giden yok!.. Aptal ve câhil bir imam tâyin

edilmiş yerine, ne konuştuğunu kendi kulağı duymayan tam yobaz cinsinden biri.

Halk hâlinden memnun, başlamış bir dedikodu, o geçen hafta derdest edilen koca âlim için:

- - Biz de onu adam bilmiş, hoca bellemiştik...

- - Kimbilir ne halt etti de tevkif edildi!..

- - Vah vaah!.. Acırım arkasında kıldığım namazlara...

- - Sorma, sorma...

Padişah, kadı ve adam izliyorlarmış olup-bitenleri. Sonunda Padişah çeşmeyi yaptırana sormuş:

- - Eee, ne olacak şimdi?..

Adam:

- - Bırakma zamanıdır. Bir de özür dileyip helâllik almak lâzımdır hocadan.

-- 'Haklısın' demiş padişah, denilenin yapılması için emir buyurmuş ve adama dönmüş.

Adam başı önünde konuşmuş:

- - Ey büyük Sultânım, siz irade buyurunuz lûtfen, böyle Müslümanlara su helâl edilir mi?..

Sultan acı acı tebessüm ederek cevap vermiş...

- - Hava bile haram, hava bile!

SAĞLIĞINIZLA İLGİLİ ÖNEMLİ TAVSİYELER RADYOLOJİ DOKTORUNUN TAVSİYELERİ

Bir radyoloji doktorunun tavsiyeleri;


*Telefona SOL kulağınızla cevap verin.
 *Günde 2(iki) kere kahve içmeyin.

*SOĞUK su ile hap almayın.

*19 'dan sonra YEMEK yemeyin.

*Tükettiğiniz YAĞLI gıdaların miktarını azaltın.

*Sabahları daha çok, akşamları ise daha az SU için.

*Cep telefonu BATARYA'ları ile mesafenizi uzak tutun.

*UZUN süre kulaklık takmayın.

*Gece 10 sabah 06, en ideal uyuma saatleridir

*Uyku öncesi İLAÇ aldıktan sonra hemen uzanmayın.

*Şar jınız SON çizgiye indiğinde,yani çok çok az bir şarz seviyesinde iken telefona cevap vermeyin, zira yaydığı radyasyon 1000 kat fazladır

21 Ekim 2009 Çarşamba

Yemin Etmemeye Özen Gösterin

Bir yeminin ne kadar ağır yükümlülükler getirdiğini biliyor musunuz?

Yemin etmek, gün içinde pek çoğumuzun, bilinçli ya da bilinçsiz başvurduğu bir yol. Bazen, sadece dilimiz öyle alıştığı için öyle söyleriz. Oysa en basit bir ‘’Vallahi’’ cümlesi bile, bir Müslüman olarak ağır yükümlülükler altına girmemize neden olur.


Yemin ettiğimizde Allah’ın adını anmıyor olsak bile, eğer içinde yaşadığımız toplumun kutsal değerlerini şahit tutuyorsak, yine yemin etmiş sayılırız. Örneğin; ‘’Ekmek Çarpsın’’, Anam  avradım olsun (böyle yemin olmaz)

İslam dininde yemin etmek mubah bir davranış olarak kabul edilse de, edilmiş yeminlerin sorumluluklarını yerine getirememe riski oldukça yüksektir. Dolayısıyla iyi bir Müslüman’ın yemin etmekten kaçınması tavsiye edilir. Kur’an-ı Kerim’de, “Yeminlerinizi koruyunuz” (el-Mâide 5/89) ve “Allah adına yaptığınız ahidleri yerine getirin. Allah’ı kefil tutarak kuvvetlendirdikten sonra yeminlerinizi bozmayın. Şüphesiz ki Allah yaptıklarınızı bilir” (en-Nahl 16/91) buyurulur.



Düşündüğümüzden çok daha ağır bedelleri olan yeminden kaçınmanın en güzel yolu, zaten tavsiye edildiği üzere, sözüne güvenilen ve çevresi tarafından böyle tanına biri olmak. Peygamberimiz Hz. Muhammed, Muhammed ül Emin (Güvenilir Muhammed) lakabıyla bize en güzel örneği teşkil etmiyor mu?

Papaz ve Şeytan

Papaz, ölmek üzere olan adamın üzerine egilerek: 'Olmeden önce seytanı ve onun kötülüklerini lanetle' der.



Ancak adamdan ses çıkmaz. Papaz gene: 'Olmeden önce seytanı ve onun kötülüklerini lanetle' der demesine ama adamdan gene ses çıkmaz.



Papaz iyice sinirlenir:



-'Neden seytanı ve kötülüklerini lanetlemiyorsun be adam?'



Adam son bir gayretle ve fisiltiyla yanıtlar:







- 'NEREYE GİDECEGİM KESiNLESMEDEN KİMSE HAKKINDA YORUM YAPMAK İSTEMİYORUM

20 Ekim 2009 Salı

IMF FIKRASI

Çobanın biri dere kenarında koyunlarını otlatıyormuş. Tam o anda, yanına bir Cherokee Jeep yanaşmış. Brioni gömlek, Prada ayakkabılar giyen, Ray-Ban gözlüklü ve Stefano Ricci kravatlı bir sürücü, aşağıya inip, çobana sormuş.



— Kaç tane koyunun olduğunu bilirsem, bana onlardan bir tanesini verir misin?



Çoban, bir adama bir de koyunlarına bakmış; "Tamam" diye cevap vermiş.



Genç adam arabasını park etmiş. Telefonunu bilgisayarına bağlayıp, bir NASA sitesine girmiş, GPS'ini kullanarak yeri taramış, bir database ve logaritma ile doldurulmuş 60 excel tablosunu açmış ve 150 sayfalık bir rapor basmış. Ardından, çobana dönerek;



"Tam 983 adet koyunun var" demiş.



Çoban da "Doğru" diye cevap vermiş, "Koyununu alabilirsin". Genç adam koyunu almış ve jeep'inin arkasına koymuş. Bu kez çoban genç adama dönüp;



"Peki... Senin nerede ve ne iş yaptığını bilirsem, koyunumu geri verir misin?" diye sormuş. Adam da "Evet neden olmasın" diye yanıtlamış. Bunun üzerine çoban;



"Sen IMF'de uzmansın" demiş.



Adam hayretle sormuş; "Nasıl oldu da bildin?" Çoban "Çok basit" diye cevap vermiş. "Buraya çağrılmadan geldin, bu bir. İkincisi benim bildiğim bir şeyi bana söylemek için benden bir koyunumu istedin. Üçüncüsüne gelince, yaptığın hiçbir şeyden anlamıyorsun çünkü köpeğimi aldın!"___

BAŞARILI ÇOCUKLAR

Dört arkadas barda muhabbete


> > > dalmıstır. Içlerinden biri tuvalete gider. Üç

> > > arkadas sohbetlerine devam ederler.

> > > Birinci adam oglundan söz eder:

> > > -"Benim oglan araba yikamakla ise basladi. Bir

> > baltaya sap

> > > olamayacagından

> > > korkuyordum. Ama bir gün arabasını yıkadıgı

> > > adamlardan biri ona is teklif

> > > etmis. Sonra iyi bir araba satıcısı oldu. Hatta o

> > kadar

> > > iyi para kazandi ki

> > > Geçenlerde bir arkadasının dogum gününde

> > ona Mercedes

> > > aldı."

> > > İkinci adam da mevzuya girer:

> > > -"Benim oglum da biraz problemliydi. Büyük bir

> > emlak

> > > sirketinde çalisırken

> > > inanilmaz bir is kaptı. Ondan sonra ilerledi, acayip

> > > z engin oldu. Çalıstıgı

> > > sirketi de satın aldı. Bir arkadasının dogum

> > gününde

> > > ona bir ev bile hediye

> > > etti"

> > > Digerlerini dinleyen üçüncü adam da heyecanla

> > söz

> > > alır.

> > > -"Aynen benimki de öyle. Ise bir borsa

> > sirketinde temizlik

> > > elemanı olarak

> > > basladi. Bir gün kendi kendine hesaplar yaparken

> > patron

> > > tarafından fark

> > > edilince broker oldu. Büyük basarılarla inanılmaz

> > bir

> > > servete sahip oldu.

> > > Üstelik de en iyi arkadasına bir milyon dolarlik

> > hisse

> > > senedi armagan etti"

> > > Bu sırada dördüncü adam tuvaletten çıkmıs ve

> > sohbete

> > > katılmıstır.

> > > Digerleri ona çocuklarından bahsettiklerini

> > söyleyince

> > > a dam içini çekerek

> > > konusmaya baslar:

> > > -"Ehh ! Benim oglumun bir hayal kırıklıgı

> > oldugunu

> > > itiraf etmeliyim. Dogru düzgün bir iste dikis

> > tutturamadı

> > > .. Berber çıraklıgı falan yaptı. Eroine

> > bulastı.

> > > Derken onun yoldan çıkmis oldugunu fark ettim .

> > Maalesef

> > > oglancı imis !!! Çok çok üzüldüm. Bir sürü

> > erkekle

> > > birlikte oldugunu duydum. Adam, gülümsemeye

> > çalısarak

> > > konusmasına devam eder, ama ise iyi tarafından

> > bakmaya

> > > çalısıyorum. Geçen dogum gününde

> > arkadasları ona

> > > bir Mercedes, bir ev ve bir milyon dolarlik hisse

> > senedi

> > > hediye etmisler.

NAPROKSEN SODYUM ANA MADDELİ AĞRI KESİCİ İLACLAR

Hepimizin başına gelebilecek acı bir olay APRANAX isimli ilaç ile ilgili... Vatandaşın biri, hafta sonu arkadaşının evine gidiyor. Çok başı ağrıdığından, arkadaşı ona bir Apranax veriyor. Vatandaş yutmadan önce ilacı ağzında çiğniyor, bir kaç dk. Sonra şuurunu kaybediyor. Çevresindekileri tanımamaya başlıyor. Apar topar hastaneye kaldırıyorlar ve orada anlaşılıyor ki; sebep beyin kanaması. Nedeni ise, doktorların açıklamalarına göre; ağrı kesicilerin özellikle Apranax ve türevlerinin çiğnenmesi ya da ağızda bekletilmesi apranax,aprol, aprowell, naprosyn, napradol, kapnax, apraljin, aleve, synax, oprax

(kisaca etken maddesi naproksen sodyum olanlar)
çiğnenince; etken madde beyne çok hızlı nüfuz ediyor ve ölümcül Sonuçlara yol açabiliyormuş. Aman dikkat... 

Ayrıca ramazan bayramında majezik adlı ilacı sıcak suda eritip içen bir öğrt o akşam hayatını kaybetti LÜTFEN DİKKATTTTTTT..........






16 Ekim 2009 Cuma

KIZILDERILIDEN TEK KELIMELIK HAYAT DERSI.

>

> Cherokee kabilesinin yaslilarindan biri hayat, ask ve evlilik uzerine konusurken sunlari soyluyor:

>

> "Icimizde iki kurt var ve bunlarin arasinda da korkunc bir savas.

>

> Kurtlardan biri; korkuyu, ofkeyi, kiskancligi, pismanligi, acgozlulugu, kibiri, kendine acimayi, kuskunlugu,

> asagilik duygusunu, yalanlari, ustunluk taslamayi ve benciligi temsil ediyor.

>

> Digeri ise; zevki, huzuru, sevgiyi, umudu, paylasmayi, comertligi, dinginligi, alcak gonullulugu, nezaketi,

> yardimseverliligi, dostlugu, anlayisi, merhameti ve inanci temsil ediyor."

>

> Genclerden biri "hangi kurt kazanacak?" diye soruyor ve yasli adam kisaca cevap veriyor:

>



> "Beslediginiz"

15 Ekim 2009 Perşembe

Beyin Sağlığı ve Alzheimer Hastalığı

Bir arkadaşımdan gelen ve benim de biyolog olarak mantıklı bulduğum, fakat tek bir sebebe bağlamanın yanlış olduğunu düşündüğüm Alzheimer Hastalığı ile ilgili hayati bir yazıyı sizlere gönderiyorum. Sabırla okumanızı ve hayat tarzımız üzerinde birazcık düşünmenizi tavsiye ederim.





Selam, sevgi ve muhabbetle...







Prof. Dr. Turan GÜVEN

Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi

Biyoloji ABD Öğretim Üyesi







BEYİN SAĞLIĞI İÇİN NELER YAPABİLİRİZ?



Anneannem 84 yaşında vefat etmeden yaklaşık 2 sene önce çevresinden kopmaya başlamıştı... Son günlerinde ise beni dahi zor tanıyabiliyordu. Teşhis konamamıştı o zaman... Şeker hastalığına bağlanmıştı olay! Ancak aradan bir kaç yıl geçip "Alzheimer" keşfolunup, semptomları yazılınca, anlamıştımki rahmetlinin vefat sebebi de buydu! Altmışına merdiven dayamış bir yaşlı olarak düne baktığımda... Biz çocukken, evde bakır kaplarda pişerdi yemekler... Arada bir kapı önünden geçen "kalaycı"lar, bakır kapları kalaylardı. Yemekler de bu kalaylanmış kaplarda pişerdi. Sonra birden aluminyum furyası çıktı!. Herkes bakır kaplarını satıp evi aluminyum kaplarla doldurmaya başladı... Büyük kolaylıktı. Hafifti, ucuzdu, kalaylanma derdi yoktu!. Yıllar yılı alüminyum kaplarda pişmiş yemeklerle beslendi beyinlerimiz!. Derken çelik kaplar, teflon tencereler çıktı yakın yıllarda...





Ve atıldı ortaya bir yeni keşif! "Alzheimer", yani ALUMİNYUM hastalığı! Bu hastalığa yakalananların beyin hücrelerinde normalin 4 katına kadar alüminyum fazlalığı tespit oldu 1989 da... Özellikle, beynin hafızayla alâkalı hippocampus bölgesindeki hücrelerde bu birikim çok fazla olarak bulundu. İnsanların farkında olmadan gıda ve diğer yollarla aldıkları fazla alüminyum beyni iflasa sürüklüyordu... İsimleri, yerleri, kişileri hatırlamaz hâle getiriyordu "ALZHEİMER" hastalığı. Ve bunda, kullanılan alüminyum kapların etkisi çok büyük!





Yapılan araştırmalara göre, normal kapta pişen domatesteki aluminyum oranı, alüminyum kapta piştiğinde yüzde yüze yakın artıyordu. Şimdi aluminyum tencereler kullanılmıyor pek ama tehlike geçti mi? Bu defa en başta aluminyum "kutu"larda saklanan, içilen konserve ve meşrubat türü gıdalar çıktı karşımıza!



Bunların yanı sıra vücuda alınan bazı ilaçlara da dikkat edilmeli sanırım! Meselâ, stresli toplumlar sürekli mide yanmalarına karşı antiasid almaya başladılar... Ki alınan antiasid hap veya şurupların pek çoğunda yoğun miktarda alüminyum hydroxid ve alüminyum tuzları bulunmakta! Yanı sıra ishal kesici (antidiarrheal) haplar dahi alüminyumlu maddeler ihtiva etmekte. Bir kısım ağrı kesici aspirinler, kepek olmasını önleyici bazı şampuanlar, bazı deodorantlar, hep beynimizin belâsı alüminyumu ihtiva etmekte...



Bilmem alüminyumlu nesnelerden uzak durmamız gerektiğini yeterince anlatabildim mi?.



Yanı sıra kesinlikle LIGHT ve DIET yazan yenecek ve içeceklerden uzak durmak gerekiyor...



Rafine beyaz şeker, beyni "turn-OFF" yapan (çalışmasını durduran) madde olarak adlandırılıyor.

Matematiğin İçinden Çıkamadığı Hadise

3 kişi Para birleştirip bir radyo almaya gidiyorlar. Radyo 30 lira. Hepsi 10'ar lira koyup radyoyu alıp gidiyor. Fakat sonra tezgâhtar radyonun indirime girdiğini ve 25 liraya düştüğünü Hatırlıyor ve Çırağına 5 lira verip gidip para ... üstünü iade etmesini istiyor. Çırak 5 lirayı 3 kişiye bölüştüremeyeceğini düşünüp 2 lirayı cebine atıyor ve 3 lirayı 3 kişi arasında bölüştürüyor. Böylece radyoyu 9'ar liraya almış oluyorlar. Şimdi: 9 x 3 = 27 Çırak da cebine 2 lira attı 27 + 2 = 29 Peki geri kalan 1 liraya ne oldu.? İste matematiğin içinden çıkamadığı hadise budur...!Devamı

14 Ekim 2009 Çarşamba

İNANILMAZ BİR OLAY TÜM HERKESİN OKUMASI GEREKEN KISA BİR YAZI.

İNANILMAZ BİR OLAY TÜM HERKESİN OKUMASI GEREKEN KISA BİR YAZI.

Caddede, karşıya geçmek isteyen yaşlı
bir teyze yoldan geçenlerden yardım ister,kimsenin oralı
olmadığı teyzeye 23 yaşında bir kızımız yardım eder,
karşıdankarşıya geçirirken kız aniden bayılır,
masum görünüşlü yaşlı teyze bir taksi
çevirir kızı taksiye atar ve taksiciye:
-kızım yolda yürürken fenalaştı,hemen eve götürmem lazım der.
Taksiyi ATA2 sitelerine
yakın bir yerde durdurur,taksiciden yardım alarak kızı arabadan
indirir komşularından yardım alacağını
söyleyerek taksiciye gitmesini söyler.
Taksici oradan uzaklaştıktan kısa bir süre sonra arabanın
içinde telefon çalmaya başlar kendi telefonunun
çalmadığını anlayan taksici kısa bir aramadan
sonra arka koltuğun altına düşmüş olan telefonu bulur,
ısrarla çalan telefonu
açar telefonda bir erkek vardır:
-Bu telefon kızıma ait,eve gelmesi gerekiyordu
ama hala gelmedi siz kimsiniz diye sorar,
telefonu açan taksici kendini tanıtır
ve kızınızı annesiyle falanca adrese bıraktım der baba
hayır annesi yanımda bulunduğun
yeri söyle beni kızımı bıraktığın adrese
götüreceksin der ve polise haber verir,
polisler baba ve taksici kızı arar ama
ne o adreste öyle bir teyze vardır nede kız ortadadır.

Ertesi günü kız Çengelköy'de
MAXİ alışveriş merkezinin önündeki
bir çöp konteynerının içinde
ölü bulunur,tüm organları
alınmıştır,
otopsi raporuna göre kıza
iğne yapılmış ve bayılması sağlanmış,
aile feryat figan tüm çengelköy
ayağa kalkmış durumda.

Allah böyle bir yaşlının belasını versin kime güveneceğiz.
Yardım etme güdülerimizi de köreltiyorlar,
gerçekten yardıma ihtiyacı
olanada yardım edemeyeceğiz bunlar gibi soysuzlar yüzünden.
Allah ailesine sabır versin.
Lütfen daha dikkatli olalım,
gün geçtikçe
böyle olaylar çoğalmakta ve
biz neyin nerden geleceğini bilmez
halde şans eseri yaşıyoruz.
SİLMEYİN...
VE MÜMKÜN OLDUĞUNCA
İLETİN...

"BAŞIMA GELMEZ" DEMEYİN UMURSAMAMAZLIK YAPMAYIN DOSTLARINIZI
ARKADAŞLARINIZI AKRABALARINIZI UYARIN. BUGÜN BU GENÇ KIZIMIZIN BAŞINA
GELEN ALLAH GÖSTERMESIN YARIN YAKININIZIN BAŞINA GELEBILIR

12 Ekim 2009 Pazartesi

ERMENİLER 2 MİLYON MÜSLÜMANI ÖLDÜRDÜ

ABD eski Başkanı Reagan'ın Danışmanı Fein: "Beyaz Saray araştırma yaptı, Ermenilerin 2 milyon Müslüman Osmanlı'yı katlettiği ortaya çıktı. Ermeniler, kendi arşivlerini açmıyor, çünkü bu gerçeğin ortaya çıkmasını istemiyor ... " dedi.
ABD Başkanı Ronald Reagan'ın hukuk danışmanlığını yapan Bruce Fein, sözde Ermeni Soykırımı iddialarını değerlendirdi. Ermenilerin bu iddialarının son derece asılsız olduğunu belirten Fein, Reagan'ın başkan olduğu 1981'de bu konunun Beyaz Saray tarafından araştırıldığını ve iddiaların asılsız olduğunun belgelendiğini söyledi. Işte sözde Ermeni Soykırımı konusunda Fein'in açıklamaları:
"Osmanlı İmparatorluğu'nun azınlıklara karşı" "sayılabilecek bir özen gösterdiği gerçeğini Unutmamak gerekir müthiş. Azınlıklar, kendi dini özgürlüklerini ve hayatlarını son derece rahat bir şekilde sürdürdü.
Ermeni Terör Çeteleri I. Dünya Savaşı sırasında Fransa ve Rusya ile birlikte Osmanlıları öldürdü. Bu rakamın 2 milyon civarında olduğu bir gerçek. Ermeni kayıplarının ise 500 bin civarında olduğu araştırmalarla kanıtlandı. Burada asıl önemli konu, Ermenilerin ihanetidir. Osmanlı da kendisini savundu. Özellikle ABD'de yaşayan Ermeniler, Soykırım yalanı ile büyük getirim sağlıyor. ABD yönetimi de büyük paralar döndüğü için Ermenileri karşısına almak istemiyor. Ermeniler ısrarla kendi arşivlerini açmıyor. Çünkü yıllardır Soykırım yalanı ile dönen getirimi kaybetmek istemiyorlar. Arşivler açıldığı anda gerçek ortaya çıkacak. "

11 Ekim 2009 Pazar

ŞEYTANIN HİLELERİ

Muhyiddîn-i Arabî (ks)



İbn-i Abbas (r.a) Hz.' inden naklen Muaz b, Cebel rivayet ediyor :

—Bir gün Resullullah (s.a) ile beraberdik. Ansardan birinin evinde toplanmıştık.. Tam bir cemaat olmuştuk. Sohbete dalmıştık.

Bu arada, dışarıdan bir ses geldi :

—Ev sahibi..... içerdekiler... Eve girmem için bana izin verir misiniz? Benim sizden bir dileğim var.

Bunun üzerine , herkes Resullullah (s.a)efendimizin yüzüne bakmaya başladı. Orda ve her zaman büyük oydu... İzin ondan çıkacaktı.

Resullullah (s.a) Efendimiz, duruma vakıf oldu ve :

— << Bu seslenen kimdir bilir misiniz?>>

Buyurdu.... Biz hep birden şöyle dedik :

— En iyi bilen ALLAH ve Resuludur.

Bunun üzerine Resullullah (s.a) Efendimiz :

— << O, lain iblistir. –Şeytandır– Allah'ın laneti onun üzerine olsun....>>

Buyurunca; hemen Hz. Ömer :

— Ya Resullullah , bana izin veriniz onu öldüreyim.

Dedi.... Resullullah (s.a) Efendimiz bu izni vermedi; şöyle buyurdu:

— << Dur ya Ömer , biliyomusun ki; ona belli bir vakte kadar mühlet verilmiştir... Öldürmeyi bırak.>>

Sonra şöyle buyurdu:

—<>

* * *

Bundan sonrasını ondan dinleyelim ; yani Ravi' den. Şöyle anlattı :

Kapıyı ona açtılar. İçeri girdi ve bize göründü. Birde baktık ki, şekli şu :
Bir ihtiyar. Şaşı. Aynı zamanda köse. Çenesinde altı veya yedi kadar kıl sallanıyor. At kılı gibi. Gözleri yukarı doğru açılmış. Kafası, büyük bir fil kafası gibi. Dudakları da, bir manda dudağına benziyordu.

Sonra, şöyle bir selam verdi ;



Selam ya Muhammed ; selam size ey cemaat-i müslimin.
Onun bu selamına Resullullah (s.a) Efendimiz şu mukabelede bulundu ;

<< Selam Allah'ındır ya lain >>
Sonra şöyle buyurdu :

<< Bir iş için geldiğini duydum; nedir o iş? >>
Şeytan şöyle anlattı ;

Benim buraya gelişim kendi arzumla olmadı. Mecburen geldim.
Resullullah (s.a) Efendimiz sordu ;

<< Nedir o mecburiyetin ? >>
Şeytan anlattı ;
İzzet sahibi Rabbın katından bana bir melek geldi. Ve dedi ki ;Allah-ü Taâlâ sana emir veriyor : Muhammed 'e gideceksin. Ama düşük ve zelil bir halde. Tevazu ile. Ona gideceksin ve ademoğullarını nasıl kandırdığını anlatacaksın. Onları nasıl aldattığını söyleyeceksin bir bir ona. Sonra o sana ne sorarsa doğrusunu diyeceksin. Sonra ... Allah-ü Taâlâ buyurdu ki :
Söylediklerine bir yalan katarsan , doğruyu sölemezsen .... seni kül ederim ; rüzgara savurur ... Düşmanlarının önünde , seni rüsvay ederim.
İşte ... böyle ; ya Muhammed , o emir üzerine sana geldim.

Arzu ettiğini bana sor . Şayet bana sorduklarına doğru cevap vermezsem ;düşmanlarım benimle eğlenecek. Şu muhakkak ki , düşmanlarımın eğlencesi olmaktan daha zor bir şey yoktur.

* * *

Bundan sona Resullullah (s.a.) Efendimiz şöyle sordu :

— << Madem ki , sözlerinde doğru olacaksın. O halde bana anlat : Halk arasında en çok sevmediğin kimdir ? >>



Şeytan şu cevabı verdi :

Sensin ya Muhammed. Allah' ın yarattıkları arasında senden daha çok sevmediğim kimse yoktur. Sonra senin gibi kim olabilir ki ?
Resullullah (s.a.) Efendimiz sordu :

<< Benden sonra , en çok kimlere buğuzlusun ve sevmezsin?...>>
Şeytan anlattı :

Müttaki bir gence ki ... varlığını Allah yoluna vermiştir.
Bundan sonra , sual cevap aşağıdaki şekilde devam etti. Resullullah (s.a.) Efendimiz sordu ; şeytan anlattı :

<< Sonra kimi sevmezsin ? >>
Kendisini sabırlı bildiğim , şüpheli işlerden sakınan âlimi ...
<< Sonra ? >>
Temizlik işinde ... yıkadığı yerleri üç defa yıkamayı adet eden kimseyi.
<< Sonra ? >>
Sabırlı olan bir fakiri ki ; ihtiyacını kimseye anlatmaz... Halinden şikayet etmez.
<< Peki, bu fakirin sabırlı olduğunu nerden bilirsin ? >>
— Ya Muhammed , ihtiyacını kendi gibi birine açmaz. Her kim ihtiyacını kendi gibi birine üç gün üst üste anlatırsa, Allah onu sabredenlerden yazmaz. Sabırlı kimselerin işi buna benzemez. Hasılı , onun sabrını ; halinden , tavrından ve şikayet etmeyişinden anlarım.

<< Sonra kim ? >>
Şükreden zengin.
<< Peki, ama zenginin şükreden olduğunu nasıl anlarsın ? ...>>
— Onu görürsem ki , aldığını helal yoldan alıyor ve mahalline harcıyor. Bilirim ki : şükreden bir zengindir.

* * *

Resullullah (s.a.) Efendimiz bu defa mevzuu değiştirdi ve ona başka bir sual sordu :

<< Peki, ümmetim namaza kalkınca , senin halin nice olur? ..>>
Ya Muhammed, beni bir sıtma tutar . Titrerim.
<< Neden böyle olursun ; ya lain ? .. >>
Çünkü bir kul , Allah için secde edince bir derece yükselir.
<< Peki ya oruç tuttukları zaman nasıl olursun ?...>>
O zaman da bağlanırım. Taa, onlar iftar edinceye kadar.
< Peki ya hac yaptıkları zaman nasıl olursun ? >>
O zaman da çıldırırım.
<< Peki, ya Kur'an okudukları zaman nasıl olursun ? ..>>
O zaman da, eririm. Tıpkı ateşte eriyen bir kurşun gibi eririm.
<< Peki ya sadaka verdikleri zaman halin nasıldır ? .. >>
— Ha, işte.. o zaman halim pek yaman olur. Sanki sadaka veren , bir testere alır eline ve beni ikiye böler.

Resullullah (s.a.) Efendimiz sebebini sordu :

<< Neden öyle testere ile ikiye biçilirsin, ya Ebamürre ? >>
Bunun üzerine iblis :

Onu da anlatayım ..
Dedikten sonra anlatmaya başladı :

Çünkü sadakada dört güzellik vardır. Şöyle ki ;
1 - Allah-ü Teala, sadaka verenin malına bereket ihsan eyler.

2 - O , sadaka veren kimseyi halkına sevdirir.

3 - Allah-ü Teala, onun verdiği sadakayı , cehennemle arasında bir perde yapar.

4 - Allah-ü Teala, belayı sıkıntıyı ve ahları ondan defeder.

* * *

Bundan sonra Resullullah (s.a.) Efendimiz ashabı hakkında bazı sorular sordu :

<< Ebubekir için ne dersin ?>>
İblis ise şu cevabı verdi :

O bana cahiliyet devrinde bile itaat etmedi... İslam'a girdikten sonra nasıl bana itaat eder ?
<< Peki, Ömer b. Hattab için ne dersin ? .. >>
İblis ona da şu cevabı verdi :

Allah'a yemin ederim ki ; her gördüğüm yerde ondan kaçarım.
<< Peki , Osman b. Affan için ne dersin ? >>
Ondan utanırım ... hem de çok ... Nasıl ki , Rahman' ın melekleri de ondan utanırlar...,
<< Peki, Ali b. Ebutalib için ne dersin ? >>
İblis onun için de şöyle dedi :

— Ah onun elinden bir kurtulsam... O, kendi başına kalsa ; ben kendi başıma kalsam... O beni bıraksa....ben de onu bıraksam .. Ben onu bırakırım ama o beni bırakmaz.

Resullullah (s.a.) Efendimiz , yukarıdaki soruları sorduktan ve şeytanın verdiği cevaplar kısmen bittikten sonra , şöyle buyurdu :

<< Ümmetime saadet ihsan eden ; seni taa, belli bir vakte kadar şeki kılan Allah'a hamd olsun. >>
Resullullah (s.a.) Efendimiz ' in o cümlesini duyan lain iblis şöyle dedi :

— Heyhat, heyhat... Ümmetin saadeti nerede ? Ben , o belli vakte kadar diri kaldıkça, sen ümmetin için nasıl ferah duyarsın ?..

Ben , onların kan mecralarına girerim. Etlerine karışırım. Ama onalr , benim bu halimi göremez ve bilemezler. Beni yaradan ve baas gününe kadar bana mühlet veren Allah'a yemin ederim ki: Onların tümünü azdırırım. Cahillerini ve alimlerini ... Ümmilerini ve okumuşlarını ... Facirlerini ve abidlerini ... Hasılı, bunların hiçbiri elimden kurtulamaz. Fakat , Allah'ın halis kullarını ... Evet, bunları azdıramam.

Bunun üzerine Resullullah (s.a.) Efendimiz sordu :



<< Sana göre ihlas sahibi olan muhlis kullar kimlerdir ? ... >>
Bu suale İblis şu cevabı verdi :

—Bilmez misin ? ya Muhammed , bir kimse ki , dirhemini ve dinarını sever ... O Allah için bir ihlasa sahip değildir. Bir kimseyi görürsem ki ; dirhemini dinarını sevmez ; övülmekten, medhedilmekten hoşlanmaz.. bilirim ki o : ihlâs sahibidir... Hemen onu bırakır kaçarım.



Bir kul malı ve övülmeyi sevdiği süre , kalbi de dünya arzularına bağlı kaldığı müddet , o size vasfını yaptığım kimseler arasında bana en çok itaat edendir. Bilmez misin ki : mal sevgisi , büyük günahların en büyüğüdür. Bilmez misin ki ya Muhammed , baş olma sevgisi yine büyük günahların en büyükleri arasındadır.

İblis anlatmaya devam etti :

—Ya Muhammed , bilmez misin ? ... Benim yetmiş bin tane çocuğum var. Bunların her birini bir başka yere tayin etmişimdir. Sonra ... o her çocuğumla birlikte yine yetmiş bin tane şeytan vardır.

Onların bir kısmını ulemaya gönderdim.

Bir kısmını gençlere yolladım.

Bir kısmını da meşayihe saldım.

Bir kısmını da ihtiyar kadınlara musallat ettim.

Gençlere gelince , aramızda hiçbir anlaşmazlık yoktur. Onlarla gayet iyi geçiniriz.

Çocuklara gelince ... Onlarla da , bizimkiler istedikleri gibi birlikte oynarlar.

Bizimkilerin bir kısmını da abidlerin başına dert ettim. Bir kısmını da zahidlerin.

Onlar bunların yanına girer.; halden hale sokarlar. Bir tepeden öbürüne ... hep dolaştırıp dururlar. Öyle bir hal alırlar ki ; başlarlar, sebeplerden herhangi birine sövmeye...

İşte ... böylece , onlardan ihlası alırım. Onlar bu halleri ile yaptıkları ibadeti, ihlassız yaparlar gayrı .. Ama , bu hallerin farkında olmazlar.



İblis, bundan sonra , aldattığı bir rahibin hikayesini anlatmaya geçti. Ve şöyle dedi :

— Bilmez misin ; ya Muhammed, Rahip Borsisa, tam yetmiş yıl ihlas ile Allah 'a ibadet etti. Bu ibadetleri sonucunda ona öyle bir hal ihsan edilmişti ki ; Her dua ettiği hasta , duası ve bereketi ile şifâyap oluyordu. Onun peşine takıldım. Zina etti. Katil oldu. Sonunda da küfre girdi.

Bu o kimsedir ki ; Allah-ü Teala aziz kitabında , ona şöyle anlatır :

<< .... Şeytan hali gibidir ki ; o insana : – Kafir ol ..Dedi. Vakta ki o kafir oldu. : Bu defa ona şöyle dedi :Ben senden uzağım . . Ben alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım .>> (59/16)
* * *

İblis bundan sonra bazı kötü huylar üzerinde durdu. Ve onların her birinden nasıl istifade ettiğini anlattı..

YALAN

— Bilmez misin ya Muhammed , yalan bendendir ve ilk yalan söyleyen de benim. Her kim yalan söylerse ... o benim dostumdur. Her kim yalan yere yemin ederse ... o da benim sevgilimdir. Bilmez misin ya Muhammed , ben Adem'e ve Havva'ya yalan yere Allah adına and içtim.

<> (7/16)
Dedim... Bunu yaparım çünkü yalan yere yemin gönlümün eğlencesidir.



GIYBET - KOĞUCULUK

— Gıybet ve koğuculuğa gelince .... Onlarda benim meyvelerimdir ve şenliğimdir.

NİKAH ÜZERİNE YEMİN ETMEK

— Her kim talak üzerine yemin ederse ... günahkar olacağından endişe edilir. İsterse bir defa olsun .. İsterse doğru şey üzerine olsun. Her kim talakı ağzına alırsa .. taaa.. hakikati belli oluncaya kadar karısı ona haram olur. Onlar bu halleri ile kıyamete kadar meydana getirecekleri çocuklar hep zina çocuğu olur. Ağza alınan o talak kelimesi yüzünden hepsi cehenneme girer.

NAMAZ

— Ya Muhammed , namazı an be an tehir edilince ... onu da anlatayım. O her ne zaman ki , namaza kalkamak ister; tutarım . ona vesvese veririm. Derim ki : "Henüz vakti var. Sen de meşgulsün. Hele şimdilik işine bak. Sonra kılarsın." Böylece o, vaktinin dışında namazını kılar... Ve bu sebepten onun kıldığı namaz yüzüne atılır.

Şayet o kimse beni mağlup ederse .. ona insan şeytanlarından birini yollarım... Böylece onu vaktinde namaz kılmaktan alıkoyar. O, bunda da beni mağlup ederse .. bu sefer onun hesabını namazında görmeye bakarım. O namazın içinde iken ;

sağa bak .. sola bak...
Derim... O da bakar ... O ki böyle yaptı... Yüzünü okşar alnından öperim. Bundan sonra ona :

Sen ebedi yaramaz bi iş yaptın.
Derim ve böylece onun huzurunu bozarım. Sende bilirsin ki ya Muhammed, her kim namazda , sağa ve sola çokça bakarsa, başka şeyler düşünürse, namazından gafil olursa Allah onun namazını kabul etmez. Bunda da ona mağlup olursam yalnız başına namaz kıldığında yanına giderim. Ve ona ; çabuk çabuk kılmasını emrederim. O da , başlar; namazını çabuk çabuk kılmaya. Tıpkı horozun , gagası ile yerden birşeyler topladığı gibi.

Bu işi yaptırmakla da ona başarı kazanamazsam bu sefer , cemaatle namaz kılarken onun yanına varırım. Orada başına bir gem takarım. Başını imamdan evvel secdeden ve rükü'dan kaldırırım. İmamdan evvel de secde ve rüku yaptırırım. İşte o böyle yaptığı için , kıyamet günü , Allah onun başını eşek başına çevirir.

O kimse bunda da beni yener ise, bu defa ona namazda parmaklarını çıtlatmasını emrederim. Böylece o beni tesbih edenlerden olur. Ama bu işi ona namaz içinde yaptırmaya muvaffak olursam.

Bunda da mağlup olursam , bu sefer ona tekrar giderim. Namaz içinde iken burnuna üflerim. Ben üfleyince , o esnemeye başlar. Şayet o, bu esneme esnasında elini ağzına kapamazsa onun içine küçük bir şeytan girer , dünya hırsını ve dünyevi bağlarını çoğaltır. İşte bundan sonra o kimse , hep bize itaat eder. Sözümüzü dinler. Dediklerimizi yapar.

* * *

Şeytan bundan sonra konuşmasına devam etti :

— Sen ümmetin hangisi için ferah duyarsın ki ? Ben onlara ne tuzaklar kurarım... ne tuzaklar. Miskinlerine , çaresizlerine ve zavallılarına giderim. Namazı bırakmalarını emrederim. Ve onlara derim ki :

Namaz size göre değil.. O, Allah'ın afiyet ihsan ettiği ve bolluk verdiği kimseler içindir.
Sonra hastalara giderim :

—"Namaz kılmayı bırak " derim çünkü Allah-ü Teala : << hastalara zorluk yok.....>> (24/61) buyurdu. İyi olduğun zaman kılarsın. Ve böylece o, namazını bırakır. Hatta küfre de gidebilir. Şayet o, hastalığında namazı terkederek ölüp giderse, Allah'ın huzuruna çıkarken, Allah-ü Teala'yı öfkeli bulur.

Sonra şöyle dedi :

— Ya Muhammed , eğer bu sözlerime yalan kattımsa , beni akrep soksun. Sonra.... Eğer yalan varsa .. Allah 'tan dile beni kül eylesin.

* * *

İblis bundan sonra konuşmalarına devam etti ve şöyle dedi :

— Ya Muhammed , sen ümmetin için ferah mı duyuyorsun ? Halbuki ben onların altıda birini dininden çıkardım.

* * *

Bundan sonra Resullullah (s.a.) Efendimiz ona , yani İblis'e aşağıdaki şekilde kısa kısa bazı sorular sordu. O da bunlara cevap verdi :

<< Ya lain , senin oturma arkadaşın kim ? >>
Faiz yiyen.
<< Dostun kim ?>>
Zina eden.
<< Yatak arkadaşın kim ?>>
Sarhoş
<< Misafirin kim ? >>
Hırsız.
<< Elçim kim ?>>
Sihirbazlar.
<< Gözün nuru nedir?>>
Karı boşamak.
<< Sevgilin kim ?>>
Cuma namazını bırakanlar.
* * *

Resullullah (s.a.v) Efendimiz bu defa başka bi mevzuya geçti ve şöyle sordu :
<< Ya lain , senin kalbini ne yıkar ?>>
Allah yolunda cihada koşan atların kşnemesi.
<< Peki, senin cismini ne eritir ?>>
Tevbe edenlerin tevbesi.
<< Peki , ciğerini ne parçalar, ne çürütür ? >>
Gece ve gündüz, Allah'a yapılan bol bol istiğfar.
<< Peki yüzünü ne buruşturur ? >>
Gizli sadaka.
<< Peki gözlerini kör eden nedir ?>>
Gece namazı.
<< Peki, başını eğdiren nedir ? >>
Çokça kılınan cemaatle namaz.
* * *

Resullullah (s.a.) Efendimiz tekrar bir başka mevzua geçti ve şöyle sordu :

<< Sana göre insanların en saadetlisi (!) kimdir? >>
Namazını bilerek kasden bırakanlar.
<< Peki , insanların en şakisi kimdir ? >>
Cimriler
<< Peki, seni işinden ne alıkoyar ? >>
Ulema meclisleri
<< Peki , yemeğini nasıl yersin ? >>
Sol elimle parmaklarımın ucu ile.
— << Peki , sam yeli estiği zaman ve ortalığı sıcaklık bastığı zaman çocuklarını nerede gölgelendirirsin ? >>

İnsanların tırnaklarının arasında.
Resullullah (s.a.) Efendimiz bundan sonra , bir başka bir mevzuu sordu. İblis de cevap verdi .

<< Rabbinden neler talep ettin ? >>
On şey talep ettim.
<< Nedir onlar ya lain ?>>
Şunlardır :
Allah'tan diledim ki, beni Ademoğullarının malına ve evladına ortak ede. Bu ortaklık talebimi yerine getirdi. Ki bu :
<< Onlara ortak ol... Mallarına ve çocuklarına . Onlara vaad et. Halbuki şeytan onlara gurur vaad eder...>> (17/64) Ayet-i Celilesi ile sabittir.

Her besmelesiz kesilen hayvan etinden yerim , faiz ve haram karışan yemeklerden yerim. Şeytandan Allah'a sığınılmayan malın da ortağıyım.

Cinsi münasebet anında ; Allah'a şeytandan sığınmayan kimse ile birlikte hanımı ile birleşirim. Ve o her birleşmeden hasıl olan çocuk , bize itaat eder. Sözümüzü dinler.

Her kim hayvana binerken , helal yola gitmeyi değil de , aksini isteyerek binerse , ben de onunla beraber binerim. Yol arkadaşı ve binek arkadaşı olurum. Bu da Ayet-i Kerime ile sabittir. << Onlar üzerine süvarilerinle , piyadelerinle yaygara çıkart..>> (17/64)



Allah-ü Teala'dan diledim ki : Bana bir ev vere .. Bu dilediğim üzerine hamamları bana ev olarak verdi.


Diledim ki bana bir mescid vere. Pazar yerlerini bana mescid yaptı.


Benim için bir okuma kitabı vermesini istedim. Şiirleri bana okuma kitabı olarak verdi.


İstedim ki ; bir ezan vere , Mezmurları verdi.


Diledim ki ; bana bir yatak arkadaşı vere.. Sarhoşları verdi.


Diledim ki ; bana yardımcılar vere ... Bunun için de Kaderiyye mensuplarını verdi.


İstedim ki ; bana kardeşler vere ..Mallarını boş yere israf edenleri verdi. Bir de masiyet yoluna para harcayanları. Bunlar da şu Ayet-i Kerime ile sabittir :
<< O kimseler ki ; mallarını boş yere harcarlar... Onlar şeytanın kardeşleri olmuşlardır. >> (17/27)

Bir ara Resullullah (s.a.) Efendimiz şöyle buyurdu :

<< Eğer söylediklerini, Allah'ın kitabındaki ayetlerle ispat etmeseydin. Seni tastik etmezdim.>>

Bundan sonra İblis devam etti :



Ya Muhammed , Allah'tan diledim ki ; Ademoğullarını ben göreyim ama onlar beni göremeyeler. Bu dileğimi de yerine getirdi.


Diledim ki ; Ademoğullarının kan mecralarını bana yol yapa ; Bu da oldu. Böylece ben, onlar arasında akıp giderim. Gezerim. Hem nasıl istersem.
Bütün bu isteklerimi verdi .

Ve ben bu hallerimle iftihar ederim. Sonra şunu da ekleyeyim ki ; benimle beraber olanlar , seninle beraber olanlardan daha çoktur. İşte .. Böylece kıyamete kadar , Ademoğullarının ekserisi benimle beraber olurlar. Bundan sonrasını İblis şöyle anlattı :

Benim bir oğlum vardır. Adı : ATEME 'dir. Bir kul, yatsı namazını kılmadan uyursa gider ; onun kulağına bevleder. Eğer böyle olmasaydı ; imkan yok , insanlar namazlarını eda etmeden uyuyamazlardı.

Benim bir oğlum daha vardır ki ; onun adı da MÜTEKAZİ 'dir. Bunun vazifesi de ; yapılan gizli amelleri yaymaya çalışmaktır. Mesela bir kul , gizli bir taat işlerse ve bu yaptığını da gizlemeye çalışırsa MÜTEKAZİ onu dürter. En sonunda o gizli amelin yayılmasına ve açığa çıkarmaya muvaffak olur. Böylece ; Allah-ü Teala onun yüz sevabından doksan dokuzunu imha eder. Çünkü bir kulun yaptığı gizli bir amel için tam yüz sevap verilir.

Sonra, benim bir oğlum daha vardır . Onun adı da KÜHAYL dir. Bunun işi de , insanların gözlerini sürmelemektir. Bilhassa, ulema meclisinde ve hatip hutbe okurken. Bu sürme onların gözüne çekildi mi , uyuklamaya başlarlar. Ulemanın sözlerini işitmezler. Böylece hiç sevap alamazlar.



Bundan sonra İblis şöyle anlattı :

— Hangi kadın olursa olsun .. Onun kalktığı yere şeytan oturur. Sonra kadının kucağında mutlaka bir şeytan durur. Ve onu , bakanlara güzel gösterir. Sonra o kadına bazı emirler verir. Mesela :

Elini kolunu dışarı çıkar ; göster.
Der .. o da , bu emri tutar. Elini , kolunu açar, gösterir. Buından sonra , o kadının haya perdesini tırnakları ile yırtar.

İblis bundan sonra ; Resullullah (s.a.) Efendimiz ' e kendi durumunu anlatmaya başladı :

—Ya Muhammed bir insanı delalete sürüklemek için elimde bir imkan yoktur. Ben ancak vesvese veririm. Ve bir şeyi güzel gösteririm. O kadar. Eğer delalete sürüklemek elimde olsaydı , yeryüzünde ;

<< Allah'tan başka ilah yoktur ve Muhammed Allah'ın resülüdür. >>

diyen herkesi , oruç tutanı ve namaz kılanı hiç bırakmazdım. Hepsini delalete düşürürdüm. Nasıl ki senin elinde de , hidayet nevinden bir şey yoktur. Sen ancak Allah'ın Resulusun. Ve tebliğe memursun. Şayet hidayet elinde olsaydı, yeryüzünde tek kafir bırakmazdın. Sen Allah'ın halkı üzerinde bir hüccetsin. Ben de kendisi için ezelde şekavey yazılan kimselere sebebim. Said olan kimse , taa , ana karnında iken saiddir. Şaki olan da , yine ana karnında iken şakidir. Saadet ehli kılan da Allah , Şekavet ehli kılan da Allah .



Bundan sonra Resullullah (s.a.) Efendimiz şu iki Ayet-i Kerimeyi okudu.

<< Bunlar, taa sonuna kadar böyle değişik şekilde devam edecek... Ancak Rabbın esirgedikleri hariç..>> (11/118-119)
<< Allah'ın emri behemehal yerini bulan bir kaderdir.>> (33/38)
Bundan sonra Resullullah (s.a.) Efendimiz , İblise şöyle buyurdu :

<< Ya Ebamürre, acaba senin bir tevbe etmen ve Allah' a dönmen mümkün değil mi ? Cennete girmene kefil olurum.

Bunun üzerine İblis şöyle dedi :

—Ya Resullullah , iş verilen hükme göre oldu. Karar yazan kalem de kurudu. Kıyamete kadar olacak işler olacaktır. Seni peygamberlerin efendisi kılan , cennetin ehlinin hatibi eyleyen ve seni halkı içinden seçen ve halkı arasında bir gözde yapan, beni de şakilerin efendisi kılan ve cehennem ehlinin hatibi eyleyen Allah'tır. Ve O, bütün eksik sıfatlardan münezzehtir.



Ve İblis cümlelerini şöyle tamamladı :

İşte bu söylediklerim sana son sözümdür. Ve bütün söylediklerimi de doğru dedim.


Evvel , ahir , zahir, batın , alemlerin Rabbı olan Allah' a hamd olsun.

Efendimiz Muhammet Nebiye Allah salat eylesin. Keza onun âline de ashabına da ...Amin !



http://www.kelamullah.com/seytanin_hileleri.htm

444 0 911 AÇİL SERVİS

444 0 911



TANIDIĞINIZ HERKESE GÖNDERMEYE ÇALIŞIN...

TÜM HASTANELER TEK TELEFON ; 444 0 911

Tüm hastaneler Türkiye'nin her yerinden ulaşılabilen tek bir no.da birleştiler.

Cep telefonunuzdan ararsanız bulunduğunuz ilin alan kodu ile aramanız gerekiyor.

Mesela İstanbul' da 0212 444 0 911 veya 0216 444 0 911

Bu telefonu aradığınızda en yakın Ambulans olay yerine gönderiliyor.

10 Ekim 2009 Cumartesi

HARFLERİN SIRASI

Hfraliren srısaı:
Bir ignliiz üvnsertsinede
ypalın arşaıtramya gröe,
kleimleirn hrfalreiinn hnagi srıdaa yzalıdkılraı ömneli dğeliimş.
Öenlmi oaln brinci ve snonucnu hrfain yrenide omlsaımyış.
Ardakai hfraliren srısaı krıaışk oslada ouknyuorumş.
Çnükü kleimlrei hraf hraf dğeil bir btüün oalark oykuorumuşz.

(Bakın nasıl da düzgün okudunuz.)

KOLAY TERCÜME ,Google dan muhteşem hizmet

Yabancı dil artık dert değil. Bir tık ile Çince site komple Türkçe oluyor. Ya da Almanca veya İngilizce... 40 dilde çeviri...


İnternet üzerinden yaptığınız aramalarda karşınıza çıkan web siteleri farklı dillerdeyse, sorun etmeye gerek yok. Çünkü uzun süredir var olan ama Türkçe'yi seçenekler arasına eklemeyen Google Translate, bu hasrete son vermiş durumda.

Bu servis sayesinde 40 farklı dilde çeviri yaptırabiliyorsunuz. Geliştirilmesine devam eden servis için beklenen bir diğer özellik de şu anda 21 farklı dilde sunulan geniş sözlük servisinin Türkçe olarak da sunulması.
Bu hizmetle okumak istediğiniz 40 yabancı dildeki site anında Türkçe oluyor. Tek yapmanız gereken sitenin URL'sini yani web adresini arama bölümüne yazmak...
Karşınıza gelecek olan sayfada 'Enter text or a webpage URL" yazısının altındaki arama alanına Türkçe'ye çevireceğiniz kelimeyi, cümleyi yahut okumak istediğiniz İngilizce sitenin web adresini yazıyorsunuz ve bu alanın altındaki dil seçeneklerini kendinize göre ayarlıyorsunuz. Eğer İngilizce'den Türkçe'ye çeviri yapılacaksa ilk seçeneği İngilizce, ikinci seçeneği Türkçe yapıyorsunuz... Ve Translate diyorsunuz...
Çeviri için tıklayın




http://translate.google.com/

GÖZ TESTİ

BİR BAŞKA GÖZ TESTİ DE AŞAĞIDA SİZİ BEKLİYOR.
ALZHEİMER GÖZ TESTİ

AŞAĞIDAKİ METİNDE BÜTÜN ' F ' HARFLERİNİ SAYINIZ...

FINISHED FILES ARE THE RE
SULT OF YEARS OF SCIENTI
FIC STUDY COMBINED WITH
THE EXPERIENCE OF YEARS...

(ŞİMDİ AŞAĞIYA BAKINIZ)

KAÇ TANE ' F ' SAYDINIZ?

3'MÜ?



HAYIR HATALI... METİNDE 6 TANE ' F ' VAR...

BU ŞAKA veya OYUN DEĞİL.

LÜTFEN YENİDEN OKUYUN!

BU OLAYIN ALTINDA YATAN GERÇEK AŞAĞIDADIR:

BEYNİMİZ 'OF' SÖZCÜĞÜNÜ SÜZEMEZ.

İSTER İNANIN İSTER İNANMAYIN.

GERİ DÖNÜP TEKRAR BAKIN!

İLK SEFERDE 6 ' F ' BULANLAR

ÜSTÜN DİKKAT DÜZEYİNE SAHİP KİŞİLERDİR
(veya daha Önce bu testi GÖRMÜŞLERDİR!)

5 TANE ' F ' BULANLAR DİKKAT DÜZEYLERİ OLDUKÇA YÜKSEK 6 ' F ' BULANLARA ÇOK YAKIN KIMSELERDİR.

4 TANE ' F ' BULANLAR NADİR KİŞİLERDE GÖRÜLEN BİR DURUMDUR DİKKAT VE KONSANTRASYONU YÜKSEK NADİR KİŞİLERDİR.

3 TANE ' F ' BULANLAR SIRADAN NORMAL DİKKAT DÜZEYİNE SAHİP KİMSELERDİR.

3 TANEDEN AZ ' F ' BULANLAR İÇİN TESTİ DÜZENLEYENLERİN SÖYLEYECEK BIR ŞEYİ YOK!...
ZATEN ŞU ANDA NASIL BİLGİSAYAR KULLANDIKLARINA ŞAŞMAK LAZIM

NÖROLOJİK TEST

Bu GERÇEK bir nöroloji testidir.
Rahatça oturun va sakinleşin, aşağıdaki üç işlemi bir dakikadan


kısa sürede yapmalısınız. Sadece bakarak bulmalısınız, Mouse İmleçini kullanmamalısınız, kolay gelsin.

1 - Aşağıda C'yi bulun. İmleç yardımı almayın.

OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOCOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO

2- Eğer C'yi bulduysanız, şimdi de 6'yı bulun

9999999999999999999 9999999999999999 9999999999999999 99999
9999999999999999999 9999999999999999 9999999999999999 99999
9999999999999999999 9999999999999999 9999999999999999 99999
9999699999999999999 9999999999999999 9999999999999999 99999
9999999999999999999 9999999999999999 9999999999999999 99999
9999999999999999999 9999999999999999 9999999999999999 99999

3 - Son olarak N'yi bulun, biraz daha zor gibi…

MMMMMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMMMMMMMMM MMMMNMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMM

Bu bir şaka değildir. Üç testi de geçebildiyseniz, Nöroloğunuza yıllık ziyaretinizi iptal edebilirsiniz.
Beyniniz muhteşem çalışıyor ve Alzehimer hastalığından uzaktasınız. Tebrikler!

Öğr. Gör. Dr. Erhan Şengel
Uludağ Üniversitesi
Eğitim Fakültesi
BÖTE Bölüm

KAYBOLANIN YERİNİ BELİRLEME (ÇOK ÖNEMLİ)

Uludağ'da genç bir kayakçının ölümüyle sonuçlanan olayda Ceptelefonu Şirketi, Telekomünikasyon Kurumu kurallarından olan; "konum bilgileri sadece savcılık talebi halinde verilebilir, şahıslara veya başka kurumlara verilemez" kuralı gereğince bilgi veremediği ve bürokratik işlemlerin uzaması nedeniyle genç kayakçının ölümü sonrasında suçlanmıştı.
Durumu değerlendiren Ceptelefonu şirketleri, mevcut kuralı çiğnemeden duruma çözüm aramış ve aşağıdaki düzenlemeyi hayata geçirmiş bulunmaktadır. Bütün Ceptelefonu aboneleri'nin bilmesi gerektiğini düşünerek paylaşıyorum... Ceptelefonu abonelerine bir servis yapıldı.

Şu an aktif. Herhangi bir şekilde kaybolan kişi; ACIL yada NEREDEYIM yazıp 7777 veya 2222 numarasına mesaj gönderirse, kendisine BULUNDUGU YER GAYET AYDINLATICI BIR SEKILDE mesaj olarak gönderiliyor.

Normalde 2sms/4 kontör. Fakat kontörünüz olmasa da mesaj gönderiliyor.Tüm Ceptelefonu abonelerinin bilmesinde fayda var. Lütfen mümkün olduğunca dağıtalım.
KAYBOLMAK veya en yakın polise, jandarmaya veya sağlık kuruluşuna acil ihtiyaç olabilir.
Hepimizin başına gelebilecek bir olaydır... Cep Telefonuna Gelen Cevap Mesaj Örneği; BULUNDUGUNUZ BOLGE: Istanbul,Kadikoy,Icerenkoy, Karaman Ciftlik Yolu caddesi

COGRAFI KONUMUNUZ: (40 derece 58 dk 44 sn Kuzey, 29 derece 06 dk 22 sn Dogu) SIZE EN YAKIN NOKTALAR: Tem Polis Buro Amirligi 103 m (+902164104113) (+902164104113), Ozel Avicenna Hastanesi 225 m (+902165741000) (+902165741000), Infotech Bilisim ve Iletisim Teknolojileri .S. 32 m (+902165740505) (+902165740505) Polis Imdat 155, Alo Jandarma 156, Hizir Acil 112, Itfaiye 110